Ağız Kokusundan Kurtulmanın Yolları

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="agiz-kokusu" border="0" height="150" src="http://4.bp.blogspot.com/-7G5FUxl5Glk/UQdAO8KLAiI/AAAAAAAABMk/khcx_wbJi5o/s200/agiz-kokusu.jpg" title="ağız kokusu" width="200" /></span></div><div style="text-align: justify;"><b>Temizlikten önce çürük dişlerden kurtulmalısınız.</b></div><div style="text-align: justify;">Hem bireyi hem de çevresini sosyal ve psikolojik yönden olumsuz etkileyen ağız kokusundan bazı önlemlerle kurtulmak mümkün. Her şeyden önce ağız temizliğine önem vermeli ve bir diş hekimine giderek diş bakımını yaptırmalısınız.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Ağız kokusu nedir?</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Çevremizdekiler tarafından hissedilen, kişinin kendisinin çoğu zaman haberdar olmadığı, kötü ağız kokusudur.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Ağız kokusunun sebepleri nelerdir?</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kötü ağız kokusunun nedeni genellikle ağız kaynaklıdır; ağız boşluğundaki bakteri artıkları olan sülfürlü birleşikler kötü kokuya sebep olur. Diş ve dil yüzeyindeki biriken yiyecek artıkları, bakteriler için elverişli yaşam alanları oluşturur. Çeşitli mide rahatsızlıkları da ağız kokusuna neden olabilir. Ağız kokusunun diğer nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Şeker hastalığı (aseton kokusu), böbrek yetmezliği (balık kokusu), karaciğer yetmezliği, açlık (diyet), ağız kuruluğu, sinüs ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Hangi diş sorunları ağız kokusuna yol açar?</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Diş yüzeyinde biriken mikrobiyal dental plak, diş çürükleri, apseler ve diş kaynaklı kronik enfeksiyonlar, diş eti iltihapları, düzenli temizliği ve bakımı yapılmayan diş protezleri sorunun kaynağı olabilir. Apse, diş eti hastalıkları, ağız kuruluğu ve çeşitli mide rahatsızlıkları da ağız kokusunun nedenleri arasında sayılabilir.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Ağız kokusu için nasıl tedavi uygulanmalı?</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kötü ağız kokusunun giderilmesi için, kokuya sebep olan etkene yönelik tedavi planlanmalı. Yapılan ağız içi muayenesinde; çürük dişler, eski veya bakımı yapılmayan diş protezleri, diş eti iltihabı ve diş taşları tespit edilir. Çürük dişlerin dolgu ile restarasyonları yapılır. Diş protezleri, eski ve bakımı yapılamayacak düzeyde ise yenilenir. Diş eti iltihabı varsa; mekanik irritasyona sebep olan diş taşları temizlenir ve hastaya ağız hijyen eğitimi verilerek, hastanın motivasyonu ile diş eti iltihabının tekrarlamaması sağlanır.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Ağız kokusu olanlar nasıl bir ağız bakımı yapmalı?</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Öncelikle kişinin ağız temizliğine önem vermesi; günde en az iki kere düzenli ve doğru dişleri fırçalaması, dişlerin aralarının temizliğinde diş ipi kullanması, dil ve ağız boşluğunda yiyecek artığı kalmaması için dil ve ağız tabanını fırçalaması gerekmektedir. Ağızda kalan yiyecek artıkları ağız kokusuna yol açan bakterilerin işlerini kolaylaştırır. Ayrıca; dişler fırçalanmadıkları zaman üzerlerinde mikrobiyal dental plak tabakası oluşur. Bu da zamanla kötü ağız kokusuna sebep olur. Dental plak tabakasının ağız ortamından uzaklaştırılması sorunu ortadan kaldırır.</div>

Ağız Kokusundan Kurtulmanın Yolları

Temizlikten önce çürük dişlerden kurtulmalısınız. Hem bireyi hem de çevresini sosyal ve psikolojik yönden olumsuz etkileyen ağız kokusundan ...

Devamı »

İlk Yardımda Bilinmesi Gerekenler!

Kanama, kırık, bayılma, yanık, böcek sokması ve göze yabancı cisim kaçması gibi her zaman karşılaşabileceğimiz sağlık sorunları ile ilgili bilmeniz gereken ilk yardım kuralları bu yazıda.<br /><br /><b>Kanamalar</b><br />- Vücudun herhangi bir yerinde aşırı kanama varsa bunun bir an önce durdurulması hayati önem taşımaktadır.<br />- Kanayan yeri ve etrafını dikkatlice temizleyip, kanama odağının neresi olduğunu tam olarak anlamaya çalışın.<br />- Sargı bezi yada temiz bir bezle yaranın üzerini tam olarak kapatıp, elinizle kanayan yerin üzerine baskı uygulayın.<br />- Kolu yada bacağı yukarı doğru ve kalp seviyesinin üzerine kaldırarak, kan akışını dindirmeye çalışın.<br />- Bunu yaparken kaldırdığınız kol yada bacakta kırık şüphesi olmadığından özellikle emin olun.<br />- Yara yeri üzerine sargı bezi yada temiz bir bezle basarak tampon uygulayın. Bunun yarayı tamamen örtmesi gerekmektedir. Bastırarak yara yeri üzerinde dikkatlice basınç uygulayın. Daha sonra sargı bezi ile iyice sarın.<br />- Kanamanın halen kesilmediği görülürse, daha kalınca bir tamponu aynı sargı üzerinden iyice sarın. Bunun kanama odağının üzerinde ve aşağı yukarı basınç uygulayacak şekilde olmasına dikkat edin.<br />- Eğer buna rağmen kanama durmuyorsa, kanayan yerin gerisinde, vücuda yakın olan ana atardamarın üzerine elinizle baskı uygulayıp, kan akışının azalmasını sağlayın.<br />- Ana atardamara 19 dakikadan çok direkt baskı uygulamayın ve damar üzerine herhangi bir sıkı turnike yada bağ bağlamayın.<br />- Hastayı bacakları gövdeden yukarı durumda olacak şekilde yatırarak derhal bir sağlık kurumuna gönderin.<br /><br /><b>Küçük deri yaralanmaları ve kanamalar</b><br />- Yara üzerinde pis, kir, toz, toprak varsa öncelikle bunları temizleyin; mümkünse temiz ve bol suyla yıkayın. Temiz bir sargı bezi yada bez parçası ile üzerini geçici olarak kapatın. Bir süre yara yerinin üzerine elinizle basınç uygulayarak kanamayı durdurun. Daha sonra temiz bir pamuk parçası ile yaranın üzerini iyice kurulayıp temizleyin. Çıkan kanların oluşturduğu pıhtılar varsa çekip almayın; bunlar kanamanın durdurulmasını sağlayan oluşumlardır.<br />- Yarayı ve etrafını Betadin solüsyonu ile iyice temizleyin. Bu yaranın mikrop kapmasını engellemeye yarayacaktır.<br />- Varsa yara bandı ile yara yerini tam olarak kapatın. Yara yeri büyükse steril bir gazlı bez ile yara yerini tam olarak kapatıp, sargı bezi ile sarın.<br />- Daha sonra yara iyileşinceye kadar düzenli olarak pansuman uygulayın. Yarada sizi endişelendiren bir durum varsa derhal doktorunuza başvurun.<br /><br /><b>Kırıklar</b><br />Kırık şüphesi olan yerde; ağrı, şişlik, duyarlılık, şekil bozukluğu, fonksiyon bozukluğu, hareket anormalliği (olmaması gereken hareket) görülebilir.<br /><br /><b>Yapılması gerekenler:</b><br />- Her zaman öncelikle kanama olup olmadığını kontrol edin. Eğer kanama varsa öncelikle kanamayı kontrol edin ve yarayı sarın.<br />- Kırık olan yerin hareketine izin vermeyin. Gördüğünüz herhangi bir şekil bozukluğunu asla düzeltmeye çalışmayın.<br />- Kırık yerin hareketine izin vermeyecek şekilde kol yada bacağı atel ile destekleyin. Bunu yaparken her zaman kırık yerin üzerindeki eklemi de içine alacak şekilde atel uygulaması yapmaya dikkat edin. Eklemin hareketine izin verilmemesi kırık yerinin iyice sabitleştirilmesine olanak sağlayacaktır.<br /><br /><b>Omurga ve boyun kırıkları</b><br />Omurga kırıkları, omurilik zedelenmelerine ve felce neden olabileceği için, daima çok ciddi ve dikkatlice değerlendirilmelidir.<br />- Hastayı sakinleştirip, kesinlikle kımıldamamasını sağlayın. Hareket etmesine engel olacak şekilde vücudunun etrafını giysi, palto vb. şeylerle destekleyin.<br />- Boynunu ve başını hiç oynatmayacak şekilde oldukça dikkatli destekleyin.<br />- Derhal acil tıbbi yardım isteyin.<br /><br /><b>Bayılmalar</b><br />- Bayılan bir kişiyi yere sırtüstü uzatıp, bacaklarını yukarı doğru kaldırın ve rahat nefes almasını sağlayın. Solunum hızını ve nabzını kontrol edin.<br />- Yanıt durumunu değerlendirin. Anormal bir durum varsa derhal tıbbi yardım isteyin.<br />- Hasta kendine gelinceye kadar kontrolünüzü sürdürün.<br />- Hastanın kısa sürede (5-10dk.) kendine gelmesini bekleyin. Gelmiyorsa derhal tıbbi yardım isteyin.<br />- Hasta kendine gelmeye başladıysa onu sakinleştirerek yavaş yavaş oturma konumuna getirin.<br />- Düştüğü sırada herhangi bir yerinin yaralanıp yaralanmadığını kontrol edin.<br />- Yiyecek-içecek vermeyin.<br /><br /><b>Yanıklar</b><br />- Yanığın bulunduğu yer ve yanık alanı önemlidir.<br />- Yanığın alanı büyüdükçe şok olasılığı artmaktadır. Vücut yüzeyinin %15’inden fazlasını kapsayan yanıklar ölüm tehlikesi oluşturabilir.<br />- Yanık alanı enfeksiyonlar açısından ciddi bir risk yaratmaktadır.<br />- Çapı 2-3cm’den büyük, derinin altına kadar inen yanıklar ve elektrik yanıkları mutlaka hastanede doktor kontrolünde tedavi edilmelidir.<br />- Yanık yeri olaydan hemen sonra temiz soğuk bir suyla, mümkünse musluk altında 5-10 dakika tutulmalıdır.<br />- Yanık yerine asla yağ, krem, diş macunu, kolonya, pudra gibi maddeler uygulanmamalıdır.<br />- Eğer yanık yerinde üzerinde içi sıvı dolu küçük kesecikler (veziküller) oluşmuşsa bunlar kesinlikle ellenmemeli ve patlatılmamalıdır.<br />- Yanık nedeniyle parmak ve ellerde şişme oluşabileceğinden yüzük, saat vb. gibi maddeler çıkarılmalıdır.<br />- Yanık yerinin enfeksiyon açısından ciddi bir risk taşıdığı kesinlikle unutmamalıdır.<br />- Yanık alanını ve etrafını Betadin solüsyonu ile temizleyin.<br />- Temiz bir sargı beziyle yanık yerinin üstünü tam olarak kapatın. Kesinlikle pamuk kullanmayın.<br />- Yanık yerini basınç ve sürtünmeden korumak gereklidir. Bu nedenle yanık yerinin üzerine çok sıkı bandaj uygulamayın.<br />- Yanık pansumanı için derhal bir sağlık kurumuna başvurun.<br /><br /><b>Böcek sokmaları</b><br />- Böceğin soktuğu yer kesinlikle kaşınmamalı, üzerine buz yada soğuk kompres uygulanarak şişliğin oluşması azaltılmaya çalışılmalıdır.<br />- Böceğin soktuğu yer ağız boşluğundaysa (dil, boğaz) oluşabilecek şişlik ve reaksiyon boğulma tehlikesi yaratabilir. Bu nedenle derhal hekime başvurulması yerinde olacaktır.<br /><br /><b>Gözde yabancı Cisim</b><br />- Gözün tahriş olduğu durumlarda temiz ve bol bir suyla göz iyice yıkanmalıdır.<br />- Bunu yaparken göze kesinlikle elle temas edilmemesi ve ovuşturulmaması uygun olacaktır.<br />- Steril bir gazlı bez, göz ve çevresini iyice örtecek şekilde kapatılmalıdır. Bunu yaparken uyguladığınız tamponun göze basınç uygulamamasına dikkat edin.<br />- Şüphelendiğiniz bir durum yada gözde aşırı tahriş varsa, derhal doktorunuza başvurun.

İlk Yardımda Bilinmesi Gerekenler!

Kanama, kırık, bayılma, yanık, böcek sokması ve göze yabancı cisim kaçması gibi her zaman karşılaşabileceğimiz sağlık sorunları ile ilgili b...

Devamı »

Kuru meyvelerin mucizevi faydaları

<div class="separator" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img alt="kuru-meyve-tabagi" border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-cTLqo39ikN8/UQRfgEVOG7I/AAAAAAAABLs/szzqopmzVg0/s200/kuru-meyve-tabagi.jpg" title="kuru meyve tabağı" width="200" /></div><div style="text-align: justify;">Bizi şeker rahatsızlığından, insülin direncinden, kabızlıktan, gripten ve böbrek rahatsızlıklarından koruyan kuru meyvelerin faydaları saymakla bitmiyor.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>İşte yararları:</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Kuru kayısı:</b> A vitamini ve potasyum bakımından zengindir.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Kuru erik:</b> Bol miktarda B vitamini, A vitamini ve E vitamini içerir. Bağırsakları çalıştırır, içerdiği zengin potasyum ve magnezyum sayesinde metabolizmayı hızlandırma özelliğine sahiptir.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Kuru elma:</b> Nefes darlığı, astım ve kalp rahatsızlıklarına karşı koruyucu etkiye sahiptir. İçerdiği zengin lif sayesinde bağırsakları temizler.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Kuru üzüm:</b> Demir açısından zengindir. Kan şekerini iyi dengeler, yaşlanmaya karşı korur.</div>

Kuru meyvelerin mucizevi faydaları

Bizi şeker rahatsızlığından, insülin direncinden, kabızlıktan, gripten ve böbrek rahatsızlıklarından koruyan kuru meyvelerin faydaları sayma...

Devamı »

Kronik Yorgunluk Önemsenmeli

<div class="separator" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img alt="yorgunluk" border="0" height="249" src="http://3.bp.blogspot.com/-DHMc1GWHjAE/UQMKV0296hI/AAAAAAAABLQ/Jnhx6CzKgVY/s320/yorgunluk-nedir.jpg" title="yorgunluk" width="320" /></div>Medical Park Antalya Hastane Kompleksi İç Hastalıkları Bölümü'nden Uzm. Dr Ezel Taşdemir kronik yorgunluk sendromu hakkında bilgilendiriyor. Kronik yorgunluk sendromu spesifik bir laboratuvar bulgusunun olmaması nedeniyle tanısı güç konulmaktadır.<br /><br />Kronik Yorgunluk Sendromunun, altı aydan uzun süren yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü artralji (Eklem ağrısı), ateş miyalji (Kas ağrısı), uyku bozukluğu, psikiyatrik yakınmalarla (Depresyon, anksiyete, panik atak, sinirlilik) kendini gösteren multisistemik durumdur. En önemli özelliği hayatın belli, bilinen bir zamanında başlaması yani tüm yaşam boyunca olmaması, dinlenmekle geçmemesi, iş, sosyal yaşam ve özel yaşam aktivitelerinde belirgin azalmaya yol açmasıdır.<br /><div><br /></div><div>Kronik yorgunluk sendromunun kadınlarda erkeklere oranla altı kat daha fazla görülüyor. Nedenlerinin de beş ana başlıkta toplanabilir. Bunlar; İnfeksiyon ajanlar, İmmünolojik (Bağışıklık sistemi ile ilgili) nedenler, Hormonal nedenler, Nöral (Sinir sistemi ile ilgili) nedenler ve Beslenme bozukluklarıdır.</div><div><br /></div><div>Hastalığın şiddeti hafif formdan çok ağıra kadar değişebilmektedir. Tedavi seçenekleri arasında, antiviral tedavi, antidepresan tedavi, kognitif davranışcı tedavi, diyet tedavileri, fizik tedavi ve egzersiz bulunmaktadır.</div><div><br /></div><div>Birçok hastalıkla ortak bulgulara sahip bu durumun ayırıcı tanı için kişilerin şikayetlerini geciktirmeden iç hastalıkları uzmanına başvurmaları gerekmektedir.</div>

Kronik Yorgunluk Önemsenmeli

Medical Park Antalya Hastane Kompleksi İç Hastalıkları Bölümü'nden Uzm. Dr Ezel Taşdemir kronik yorgunluk sendromu hakkında bilgilendiri...

Devamı »

Taş Hastalıkları ve Korunma Yolları

<div class="separator" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img alt="bobrek-tasi" border="0" height="132" src="http://4.bp.blogspot.com/-ZXYRohYXyb0/UQL-arB3DhI/AAAAAAAABKw/_wcn9B9ENS4/s200/bokrek-tasi-resmi.jpg" title="böbrek taşı" width="200" /></div><div style="text-align: justify;">Medical Park Ordu Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Op. Dr. Hikmet Çavuş, "Taş hastalıkları ve korunma yolları" hakkında bilgi verdi. İdrar yolu taşlarının, böbrekte veya idrar yollarının herhangi bir yerinde oluşan, idrarda çözülemeyen ve atılamayan kimyasal maddelerin zamanla kristalleşmesi ve birikmesi ile oluşan sert cisimler olduğunu belirten Op. Dr. Hikmet Çavuş, "Günlük sıvı alımı 1.52 lt'nin altında olanlarda, taş hastalığı riski daha fazladır. Diyet yaparken; kalsiyum, oksalat, sodyum ve karbonhidratların gereğinden fazla alınması, yetersiz miktarda turunçgil tüketimi ve aşırı derecede güneş ışınlarına maruz kalmak taş hastalığı için risklidir" dedi.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">İdrar yolu taş hastalığının, erkeklerde 23 kat daha sık görüldüğünü bildiren Op. Dr. Hikmet Çavuş, "Ailevi taş hastalığı olanlarda yüzde 25 risk vardır. Hareketsiz yaşam tarzı da taş hastalığında tetikleyici faktörlerdendir. Doğuştan böbrek ya da idrar kanalında anatomik bozukluğu olanlarda, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu geçirenlerde ve idrar yollarının herhangi bir bölgesinde darlık gelişen hastalarda daha fazla görülür" diye konuştu.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">"Taş hastalığında ağrı, genellikle boşluk olarak adlandırılan, kaburgaların altından başlayıp sırttan öne, kasıklara doğru vuran şiddetli ağrı şeklindedir" Op. Dr. Hikmet Çavuş, şöyle devam etti: "Genellikle hastayı kıvrandıracak kadar şiddetlidir. Çoğunlukla bulantı, bazen de kusma görülmektedir. Bazı hastalarda idrardan kan da gelebilir. İdrar yaparken yanma, sızlama, sık idrara çıkma, gece idrara gitmek için uyanma, acil idrara çıkma, tuvalete gidince az idrar yapma ya da hiç idrar yapamama gibi idrar yolu şikayetleri olabilmektedir. Taş hastalığı tekrar edebilen bir hastalıktır. Bir defa taş oluştu ise 5 yıl içinde de 50 ihtimalle yine oluşacaktır. Bu yüzden idrarla ilgili en ufak bir şikayetiniz olduğunda, hemen bir üroloji uzmanına başvurmanız gerekir."</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">"Günlük yaklaşık olarak üç litreye yakın su içmek gereklidir. Bol egzersiz ve hareketli bir yaşam tarzı oluşturmaya çalışmak önemlidir. Tuzlu gıda ve içeceklerden uzak durulmalıdır. Ailenizden herhangi bir bireyde idrar yollarında taş saptandı ise şikayetiniz olmasa bile kendinizi kontrol ettirmeniz faydalı olacaktır. Kalsiyumdan zengin gıdaları aşırı tüketmemeniz gerekir (süt, yoğurt, peynir ve dondurma gibi tüm süt ürünleri, fasulye, çikolata, brokoli ve beyaz ekmek). Oksalattan zengin gıdaları aşırı tüketmek de doğru değildir (kola, ıspanak, pancar, kakao tozu, çikolata, yeşil yapraklı bitkiler, çerezler, koyu çay ve aşırı kahve). Diyetle birlikte turunçgilleri sık olmamak kaydıyla almaya çalışmakta fayda vardır (portakal, limon, mandalina gibi). Hazır sebze ve çorbalar, hazır yemekler, fastfood ürünleri gibi hazır ürünlerden uzak durmanız gerekir. Kırmızı et tüketiminde aşırıya kaçmayınız, bol miktarda balık ve balık yağı ürünlerini tüketmeniz önerilir."</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Taş hastalığında izlemin, ESWL ve cerrahi tedavi seçenekleri olduğunu ifade eden Medical Park Ordu Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Hikmet Çavuş, açıklamasını şöyle tamamladı:</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">"Böbrek ile idrar torbası arasında yer alan üreterde (idrar kanalı) takılıp kalan taşların tedavisinde 'üreteroskopi' uygulanmaktadır. Taş hastalığının tedavisinde uygulanan 'perkütan taş cerrahisi' de etkili bir yöntemdir. Bu işlem sırasında; ciltte açılacak küçük bir delikten böbreğe girilerek, böbrek içindeki taşlar gözle görülüp, tamamen temizlenebilmektedir. Taşın çapının çok büyük olup, böbreğin hemen hemen tüm boşluklarını doldurduğu hastalarda, 'açık ameliyat' tercih edilmektedir."</div>

Taş Hastalıkları ve Korunma Yolları

Medical Park Ordu Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Op. Dr. Hikmet Çavuş, "Taş hastalıkları ve korunma yolları" hakkında bilgi ver...

Devamı »

Kuru Öksürük İçin Şifalı Bitkiler Nelerdir?

<div class="separator" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img alt="oksuruk" border="0" height="133" src="http://3.bp.blogspot.com/-RKp_gIyQGsM/UQJVJtIHQZI/AAAAAAAABKA/uvNgNVstuTE/s200/oksuruk.jpg" title="öksürük" width="200" /></div><b>Kuru öksürük için bitkisel tedaviler:</b><br /><br /><b>1-</b> Servi kozalağı kaynatılıp içilirse kuru öksürüğü keser.<br /><b>2-</b> 1 karaturpu üç bardak üzüm hoşafı veya 3 bardak şekerli suyla pelte gibi olana dek kaynatın. Günde 3-4 kez 1 çorba kaşığı yiyin.<br /><b>3-</b> 1 tutam baldıran otu. 1 tutam gelincik çiçeği. 10 gr meyankökü. 30 gr çekirdeksiz üzüm. 15 tane hünnap. 10 gr susam tohumu. 15 gr fındık kabuğu. 15 gr haşhaş kabuğu. Bu malzeme 2 bardak suyla kaynatılır. Nöbet şekeriyle tatlandırılıp öksürük şurubu yapılır.

Kuru Öksürük İçin Şifalı Bitkiler Nelerdir?

Kuru öksürük için bitkisel tedaviler: 1- Servi kozalağı kaynatılıp içilirse kuru öksürüğü keser. 2- 1 karaturpu üç bardak üzüm hoşafı veya...

Devamı »

Ani hareketler felce yol açabiliyor

<div class="separator" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img alt="felç" border="0" height="246" src="http://4.bp.blogspot.com/-qDI0qjPHqXY/UP11NXjXoKI/AAAAAAAABI0/A-VaClDBK7o/s320/felc-tekerlekli-sandalye.jpg" title="tekerlekli-sandalye" width="320" /></div><b>Bilim adamlarının uyardı; ani hareketler felce yol açabilir.</b><br /><br />Kapı çaldığında birden bire yerinden sıçramak gibi ani hareketlerin felce yol açabileceği bildirildi. Tel Aviv Üniversitesi bilim adamları, beyindeki bir damarda kan akışının durmasına yol açan pıhtılaşmayla oluşan ve çok yaygın olan “iskemik felç” geçirmiş 150 hasta üzerinde araştırma yaptılar. Bilim adamları, her 5 vakadan birinde, felçten 2 saat kadar önce, ani yüksek ses, yardım çağrısı ya da diğer beklenmedik olaylar sonucu vücut pozisyonunda ani değişikliklerin olduğunu saptadılar. Yüksek fiziksel eforun 1 saatten az bir süre içinde kalp krizini başlatabildiği daha önceki araştırmalarda belirlenmişti. Ancak şimdiye kadar, benzeri faktörlerin iskemik felci tetikleyip tetiklemediği bilinmiyordu. Araştırmacılardan Dr. Silvia Koton, özellikle yaşlıların, kapının ya da telefonun çalması gibi günlük olaylara ani tepkinin negatif etkisini bilip, ona göre davranmaları gerektiğini söyledi

Ani hareketler felce yol açabiliyor

Bilim adamlarının uyardı; ani hareketler felce yol açabilir. Kapı çaldığında birden bire yerinden sıçramak gibi ani hareketlerin felce yol a...

Devamı »

Aspirin hayat kurtarabiliyor

<div class="separator" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img alt="aspirin-ilac" border="0" height="239" src="http://2.bp.blogspot.com/-k5ogcyF_dHE/UP1gm-HJoPI/AAAAAAAABH8/8vBIqSdzRS0/s320/aspirin-resim.jpg" title="aspirin" width="320" /></div><b>Doktorlar aspirinin, yılda 40 bin yaşamı kurtarabileceğini söylüyorlar.</b><br /><br />Aspirin üzerine yapılan 300 kadar klinik denemede aspirin ve benzeri ilaçların kan pıhtılaşmasını önleyerek, kalbi dayanıksız insanlarda kriz riskini azalttığı saptanmıştı. Ancak aspirin ve benzeri ilaçların tedavisinden yararlanabileceklerin yalnızca yarısı bu tedaviyi alıyor. İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmanın yürütücüsü, Tıp Araştırma Konseyinden Dr. Colin Baigent, bu yeni araştırmanın aspirinin sanılandan daha çok durumda yararlı olduğunu gösterdiğini belirterek, “tedaviden yararlanmayan bu kişiler de aspirin tedavisi görmeye başlarlarsa, yılda 40 bin kişinin yaşamı kurtulabilir” dedi.

Aspirin hayat kurtarabiliyor

Doktorlar aspirinin, yılda 40 bin yaşamı kurtarabileceğini söylüyorlar. Aspirin üzerine yapılan 300 kadar klinik denemede aspirin ve benzeri...

Devamı »

Norveç'te Domuz Gribi Alarmı

<b>Norveç'te Kasım ayından bu yana domuz gribine yakalandığı tespit edilenlerin sayısı 70'e yükseldi.</b><br /><br />Hastalık sebebiyle 11 yaşındaki bir çocuğun da hayatını kaybetmesi üzerine çok sayıda insan aşı yaptırmak üzere sağlık merkezlerine akın etti.Norveç Sağlık Bakanı Jonas Gahr Støre ise salgının endişe verici boyutta olmadığını belirtti.<br /><br />Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü ise yılda ortalama bin kişinin farklı grip türleri sebebiyle hayatını kaybettiğini açıkladı.<br /><br />

Norveç'te Domuz Gribi Alarmı

Norveç'te Kasım ayından bu yana domuz gribine yakalandığı tespit edilenlerin sayısı 70'e yükseldi. Hastalık sebebiyle 11 yaşındaki b...

Devamı »

Sakal Çıkarma Yöntemi

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJlhdd8KnjG-WAzWPd4cHJZFsBtdjBB-5gUuvONM3OCnSvXOs4lHLITzY2KxekkZudLFOY2_s4CtTd_UeaGTh9gjhf7pc0nrZbBsuwyHODx-17jDRCeyT-ZNq1CKD_pK8RlDyBETOlDyk/s1600/sakal.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJlhdd8KnjG-WAzWPd4cHJZFsBtdjBB-5gUuvONM3OCnSvXOs4lHLITzY2KxekkZudLFOY2_s4CtTd_UeaGTh9gjhf7pc0nrZbBsuwyHODx-17jDRCeyT-ZNq1CKD_pK8RlDyBETOlDyk/s320/sakal.jpeg" width="100" /></a></div>Merhaba değerli okurlar bugün sizlere sakal hakkında bilinmeyenleri anlatıcam öncelikle sakalınızın çıkması için belirli bir yaşı doldurmanız gerek sakal 17 yaşında ayva diye tabir ettiğimiz tüy ile çıkmaya başlar 18-19 yaşına kadar böyle devam eder tıraş oldukça 20e doğru sakalınız sertleşir ve tam formunu alır.Eğer sizin sakalınız çıkmıyorsa yaşınız 20 veya 20yi geçtiyse bunun için yapılacak olacak yöntemler mevcuttur samimi olarak sizlere tecrübelerimi anlatacağım.<br /><br /><b>Formül 1</b>; İlk olarak ailede köselik yoksa dediklerimi uygularsanız 3 veya 6 ay da sakalınız olacaktır.Minoxidil Pak Dorua diye bir ilaç mevcut bu saç için fakat sakal içinde kullanan bizzat tanıdığım kişiler mevcut ve sakalı çıktı hayatına devam ediyor.İlaç aktarlarda 15 25 arası fiyat ile satılmaktadır.Dilerseniz ilaçtan biraz bahsedeyim. İlk olarak ilacı sabah akşam 3 fıs olarak kullanacaksınız yani sabah kalktıgınızda sağ yanağınıza 3 fıs sol yanağınıza 3 fıs çeneye 3 fıs elinizle yayıcaksınız iyice yedirceksiniz sabah akşam böyle olacak. İlacın yan etkileri varmı? İlacın şöyle bir yan etkisi mevcut eğer ilacı kullandıktan sonra saç dökülmesi yaparsa ilacı hemen bırakın eğer saç dökülmesi yok ise devam edin kullanmaya başka yan etkisi yoktur.<br /><br /><b>Formül 2</b>; Badem yağı ve Susam yağı bunlar ikisi tüy çıkartıcı etkiye sahiptir bu yağlardan aktardan 5 tl fiyatına alabilirsiniz.Sabah akşam olmak üzere yüzünüze sürün ve yedirin bunu 2 ay boyunca yapın.İlk olarak dilerseniz Susam yağı ile başlayın 2 ay sürün ondan sonra 2 ay da badem yağı sürün göreceksiniz sakalınız emin olun cıkmaya başlıycak.Yalnız sakalınız veya tüyler çıkmaya başlayınca sakın kesmeyin 1 ay boyunca uzatın öyle yağları veya ilacı kullanmaya devam edin.<br /><br /><b>Formül 3</b>; Eğer ailede köselik yok ise kan değerlerinize bir sağlık ocağına giderek baktırın testesteron denilen erkeklik hormonu az çalışıyorsa bu durumda sakalınız çıkmamaktadır bunun için yardımcı ilaçlar mevcuttur.Eğer kan değerlerinizde sorun yok ise hemen bir spor salonuna yazılın ve spor yapın göreceksiniz vücudunuz geliştikçe sakalınızın cıktıgını farkedeceksiniz. Formül 4; Bide sarımsak taktiği var bunu sarımsağı 2ye bölerek yüzünüze sürüceksiniz fakat yakıcaktır bu iyi bişey sakalınızın cıkıcağını gösterir.Eğer onla uğraşamıycaksanız sarımsak yağı mevcut oda aynı işi görür. Umarım yarımdımcı olmuşumdur kolay gelsin bol sakallı günler.<br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: Sakalım niye çıkmıyor,sakal sorunu,sakal hakkında bilgi,sakal nasıl çıkar,sakal çıkarma yöntemleri</div>

Sakal Çıkarma Yöntemi

Merhaba değerli okurlar bugün sizlere sakal hakkında bilinmeyenleri anlatıcam öncelikle sakalınızın çıkması için belirli bir yaşı doldurmanı...

Devamı »

Erken Doğum Nedir ve Yapılması Gerekenler

Erken doğum son adet tarihinden sonra 37.haftaya kadar olan doğumları kapsıyor. Tek çocuk bekleyenlerde yüzde 10 oranında görülürken ikiz hamileliklerde bu oran artıyor. 17 yaşın altı ve 35 yaş üstü anne adayları da erken doğum riski ile karşı karşıya.<br /><br />Her bebeğin 9 ay 10 günü anne rahminde geçirmesi en ideal durumken, her şeye rağmen erken doğumlar olmaktadır.Tıpta ve son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmelere bağlı olarak artık daha fazla prematüre bebek hayatta kalabiliyor. Bir kaç yıl öncesine kadar prematüre bebekler için yaşam sınırı 27 haftayken, günümüzde bu sınır 24 haftaya kadar inmiştir. Ancak, erken doğan bebeklerin önemli bir kısmı tam hazır olmadan dünyaya gelmelerinin olumsuz sonuçlarını yaşıyorlar. Bu nedenle doğum uzmanları dünyanın her yerinde erken doğum riski taşıyan bebeklerin bir kaç hafta, hatta bir kaç gün daha geç doğmalarını sağlamak için, ellerinden geleni yapıyorlar. Yapılan çalışmalar geciktirilen her gün için bebeklerin yaşama şanslarının arttığını gösteriyor. Ancak her şeye karşın erken doğumu yaşayan birçok kadın var. Normal gebelik süreci 37-40 hafta arasındadır. Doğumun 37.gebelik haftasından önce gerçekleşmesi erken doğum olarak adlandırılır.<br /><br /><b>Bebek neden erken doğar?</b><br />Bebeklerin neden erken doğdukları konusunda tek bir sebep yoktur. Bu olay çoğunlukla birçok nedene bağlı olabiliyor. En önemli nedenlerden biri çoğul gebelik. Rahim içi ve dışı enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, amniyon sıvısının fazla olması, rahmin yapısal anormallikleri, rahim iç tabakası içine kanamalar, genetik faktörler, doğumu başlatan fizyolojik mekanizmaların erkenden tetiklenmesi erken doğumun en sık rastlanan sebepleri arasındadır. <br /><br /><b>Kimler risk altında?</b><br />Erken doğum konusunda bilinmeyen birçok etken olduğu için bütün anne adaylar bu risk açısından değerlendirilmelidirler. Ancak bazı hamilelerin bu durumla karşılaşma riski çok daha yüksek. Risk altındaki anne adayları şu şekilde gruplanıyor:<br /><br />* Yaşı 17´in altında, 35´in üzerindekiler<br />* Birden fazla bebek bekleyenler,<br />* Daha önce düşük, ya da erken doğum yaşayanlar<br />* Bazı sistemik ve enfeksiyon hastalığı olan gebeler,<br />* Düşük kilolu anne adayları <br />* Sigara kullananlar,<br />* Hamileliğinde vajinal kanama sorunu olanlar,<br />* Stres altında ve yoğun çalışma şartları altında yaşayanlar,<br />* Düşük sosyoekonomik durumda olan hastalar<br /><br />Bu risk faktörlerini önceden tespit etmek ve gerekli önlemleri almak çok zor değil. Anne kilosunun ve yaşının ideal aralıkta tutulması, çalışma şartlarının uygun olması, iki gebelik arası geçen sürenin 1 yıl üzerinde olması, sigara ve diğer kötü alışkanlıklardan uzaklaşılması ve olası erken doğum eyleminin; bel-kasık ağrısı, vajinal akıntı miktarında artış, su gelmesi, vajinal kanama gibi öncü belirtilerinin hasta tarafından erken fark edilmesi ve doktora başvurulması erken doğumu engellemede önemli ölçüde rol oynar.

Erken Doğum Nedir ve Yapılması Gerekenler

Erken doğum son adet tarihinden sonra 37.haftaya kadar olan doğumları kapsıyor. Tek çocuk bekleyenlerde yüzde 10 oranında görülürken ikiz ha...

Devamı »