Lazer İle Dövme Sildirme

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJUj2_LhLYaPPPG1T1-IzNSRFSc5xBeE7cZ3ckgzH3LRxAUmqdnhhfI-EUoJYLCbZ-ocskLsxuN6N2RpeKDNdjWirfGJroQOhyPomZSq3wT7l_VRNo7V370GL2N8ccPe23qcL-xubbozE/s1600/d%25C3%25B6vme-sildirme.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJUj2_LhLYaPPPG1T1-IzNSRFSc5xBeE7cZ3ckgzH3LRxAUmqdnhhfI-EUoJYLCbZ-ocskLsxuN6N2RpeKDNdjWirfGJroQOhyPomZSq3wT7l_VRNo7V370GL2N8ccPe23qcL-xubbozE/s320/d%25C3%25B6vme-sildirme.jpg" width="100" /></a></div>Lazer ile Dövme Sildirme işlemi:<br /><br />Günümüzde dövme sildirmede en yaygın kullanılan metot lazer ile dövme sildirme yöntemidir. Lazerler yoğun konsantreli ışığın titreşimleriyle mürekkebi hedef alarak onu ufak parçalara böler ve bu ufak parçalara ayrılan mürekkep zamanla sizin kendi bağışıklık sisteminiz sayesinde yok olur gider.<br /><br />Ancak sadece bir tek işlemle hepsi bitmez. Ne kadar çok işlem yaptırırsanız lazer de mürekkebi yok etmek için o kadar etkili olur. Ama ne kadar çok işlem yaptırırsanız cildinize o kadar çok zarar verirsiniz ki bu da acı veren su toplanmaları ve yara kabuklarına ve en sonunda yara izi oluşmasına sebep olur.<br /><br />Sildirme tedavisindeki uzmanlar teknolojinin yara izi oluşumunun minimum olduğu, bazen tamamen yok olduğu bir seviyeye ulaştığını söylüyorlar, ama bu duruma bağlı olarak değişkenlik gösterir. Fiziksel olarak acı verici(kızgın yağ sıçratılıyormuş gibi bir his olarak tarif edilir.) olmasının yanı sıra lazer aynı zamanda cüzdanınız içinde acılı olabilir. Yani dövme sildirmek dövme yaptırmaktan daha zor bir işlemdir, gerek acı hissi gerekse ekonomik açıdan.<br /><br />Dövmenize bağlı olarak 1-10 seansa ihtiyaç duyabilirsiniz ki her biri seans başına $250-$850 civarında ücretlendirilir. Büyük ve renkli profesyonel bir dövmeyi sildirmek binlerce dolara mal olabilir ve sildirmenin geçerliliği(etkisi) hala garanti edilmiş değildir. Her zaman % 100 sonuç alınamamaktadır.<br /><br />Sanıldığının aksine lazerle dövme sildirme işleminde açık renkli dövmelerin silinmesi daha zor oluyor koyu renkli dövmelere nazaran. Buna ek olarakta beyaz tenli kişilerde daha iyi sonuçlar alınabiliyor.<br /><br />Sıradan tek renk dövmelerin çıkarılması sarı, kırmızı, yeşil dövmelere göre daha kolay oluyor.Bu renkli dövmelerde dövme sildirme tedavisinde cildin yanması vb. eksi sonuçlar ortaya çıkabiliyor, tedavi tamamlanamıyor.<br /><br />Lazer ile dövme sildirmede önemli bir diğer unsur ise dövme boyasının derinin ne kadar altında olduğudur. Çünkü lazer ışınları derinlere indikçe gücünü kaybeder ve etkisi azalır.<br /><br />Dövme sildirmede büyük rol oynayan diğer etmense dövmenin yapıldığı bölge. Örneğin yüz ve boyun bölgelerinde çalışmak daha kolay oluyor. Çünkü o bölgede yüksek enerji ile çalışılabiliyor bunun sebebi o bölgenin daha hızlı iyileşme özelliğinin bulunması. Yüz ve boyun bölgesinden uzaklaştıkça dövme sildirme işlemi dahada zor bir hal alıyor.<br /><br />Yukarıda belirtildiği gibi lazerle dövme sildirme işlemi her dövmede % 100 sonuç veremeyebiliyor.<br /><br />Yoğun Titreşimli Işık Tedavisi ile Dövme Sildirme işlemi:<br /><br />Yoğun titreşimli ışık tedavisi yada IPL, şu anda kullanılmakta olan en yeni ve en iyi deriyle ilgili yöntemdir.<br /><br />Lazer ışığı yerine, hemen hemen aynı tarzda olan yüksek yoğunlukta ışık kullanır. Cilde bir jel uygulanır ve sonra cildin üzerinde tedavi edilen bölgede ışık titreşimlerini çıkaran bir çubuk kullanılır.<br /><br />Bu metotun diğer lazer tedavilerine göre daha az acı verdiği ve daha az toplam tedavi seansıyla daha etkili olduğu söylenir.<br /><br />Kötü haber şu ki bu yöntem daha yüksek bir fiyattadır, bir klinik titreşim başına $10 fiyat önerir. Seans başına dövmenizin ne kadar titreşim gerektirdiğine bağlı olarak ücrete önemli miktarda ekleme yapılır.<br /><br />Tuz ile Dövme Sildirme işlemi:<br /><br />Bazı dövme sanatçıları eski dövme mürekkebinin olduğu yere enjeksiyonsuz tuzlu solüsyon dövmesi yaparak bir dövmeyi silebiliyorlar.<br /><br />Eski dövmelerde daha etkili bir yöntemdir ve dövme silmek için güvenilir bir yöntem değildir. Ama bazen bir dövmeyi silmek için yapılabilir ve üstünün yeni bir dövmeyle kaplanmasını kolaylaştırır. Bu tekniğin etkililiği hakkında dövme sanatçıları arasında görüş farklılıkları vardır.<br /><br />Ancak bu yöntemin müşteriye hiçbir zararı olmaz. Dövmesinin rengini açtırmak isteyenler için denemeye değer. Tek sorun bu işlemden sonra dövmenizin rengi açılacağı için Lazer ile Dövme Sildirme tedavisine başlarsanız sizin için zor olacağıdır. Çünkü lazer ile dövme sildirme tedavisinde dövme renginiz ne kadar koyu olursa o kadar sonuç alabiliyorsunuz.<br /><br />Fakat bu yöntemi uygulayan bir dövme sanatçısı bulmak biraz zor olabilir<br /><br />Üstünü Kaplama (kapatma dövme) işlemi:<br /><br />Eğer beğenmediğiniz bir dövmeniz varsa, onu ortadan kaldırmanın diğer alternatifi cover-up’tır. Çok daha az acı veren ve daha ucuz bir yöntemdir. Cover-up eski dövmenin üstüne yeni dövme yapılarak kaplanmasına denir.<br /><br />Birçok dövme sanatçısı cover-up yapımında oldukça usta olmaya başlamışlardır ve size beğendiğiniz bir dövme motifi ile yaşamaya devam etmeniz konusunda yardım edebilirler. Ücreti genelde normal bi dövmenin ücretiyle aynıdır. Düzgün bir şekilde yapıldığında eski dövmeniz tamamen görünmez olacaktır.<br /><br />Cover-up’ların sınırı vardır. Siyah bir şeyi sarı bir şeyle kaplayamazsınız. Oldukça koyu renkte bir dövmenin yine koyu renkte kaplanması gerekir. Üzerinde mürekkep olan kısımların açıkçası kaplanması gerekir, yani çok fazla alana sahip ve boşluklu yerlere sahip bir motif işe yaramayacaktır. Ama yetenekli bir cover-up sanatçısıyla bunlar gibi mükemmel bir cover-up dövmeye sahip olabilirsiniz.<br /><br />Eğer bir dövmenin üstünü kaplatmak istiyorsanız, bunları yapma konusunda bir deneyimi olan ve bunu size portföyündeki örneklerle kanıtlayacak bir dövme artisti bulmanız önemlidir. Bir dövmenin üstü bir kere kaplandığında eğer doğru yapılmamışsa onu tekrar kaplamak oldukça zordur(tamamen imkansız değilse).<br /><br />Diğer Medikal Metodlar ile Dövme Sildirme işlemi:<br /><br />Dövme sildirmenin başka metotları da vardır ama bunlardan bir çoğu çok acı verici ve etkisizdir. Bu diğer metotlar dermabrazyon içerir, derinin üst yüzeyini yıpratıcı sürtünmeden dolayı zedeler. Diğer metot ise kesip çıkartma yoluyla yapılır. Dövmenin olduğu bölüm kesilir ve deri tekrar dikilir. Bu metotların deride fazlaca hasar bıraktığı kanıtlanmıştır. Ciddi yara izleriyle sonuçlanır ve günümüzde sadece lazer cerrahinin kullanılamayacağı extrem durumlarda kullanılır.<br /><br />DERMABRAZYON YÖNTEMİ (Cildin zımparalanması)<br /><br />Dermabrazyon metodunda dövmenin bir kısmının donmasını sağlayacak şekilde bir püskürtme yapılır. Aşındırıcı bir alet deriye soyulması için uygulanır. Bu alana işlemden sonra derhal pansuman yapılmalıdır çünkü bazı kanamaların meydana gelmesi muhtemeldir.<br /><br />Dermabrazyon Frezi<br /><br />Yukarıda gördüğünüz cihazın ucundaki metal pürüzlü topuzlar saniyede yüzlerce devirlerde dönerek cildi zımparalar, soyar. Bu yönteme Dermabrazyon yöntemi denir. Dermabrazyon yönteminde çok dikkatli olunmalıdır çünkü kontrolden çıktığında ciltte kalıcı izler bırakabilir. Bu yüzden genellikle bu işlem çok yüzeysel uygulanır fakat buda dövmeyi tam anlamıyla çıkarmaya yetmez, silik bir görüntü bırakır geriye.<br /><br />CERRAHİ YÖNTEM (KESİLİP ÇIKARMA İŞLEMİ)<br /><br />Özellikle küçük ve boyalı olduğu zaman dovme tasınmasının başka bir populer metodu da kesip çıkarma islemidir. Bu metodun avantajı dövmenin %100 tam olarak çıkarılabilmesidir. Daha buyuk dovmelerde ise kesip çıkarma zorunluluğu varsa önce dövme merkezinden çıkarılmaya başlanır ve daha ileri bir tarihte de kenarları çıkarılır.<br /><br />Kesip cıkarma işleminden sonra dovmenin cerrahi olarak çıkarıldıgı alanın uyuşturulması için yerel bir anestezi sırıngası kullanılarak dövme karıştırılır ve kenarlar daha sonra bir araya getirilir..dikis atılır. bu prosedurde electrokoterle kolayca kontrol edilen minimal kanama vardır. buyuk dovmeleri karıştırırken kullanılan bazı işlemlerden biri de vucudun başka bir parcasından alınan bir deri naklidir ki bu bazen zorunlu olabilir..<br /><br />Yoğun Titreşimli Işık Tedavisi ile Dövme Sildirme işlemi:<br /><br />Yoğun titreşimli ışık tedavisi yada IPL, şu anda kullanılmakta olan en yeni ve en iyi deriyle ilgili yöntemdir.<br /><br />Lazer ışığı yerine, hemen hemen aynı tarzda olan yüksek yoğunlukta ışık kullanır. Cilde bir jel uygulanır ve sonra cildin üzerinde tedavi edilen bölgede ışık titreşimlerini çıkaran bir çubuk kullanılır.<br /><br />Bu metotun diğer lazer tedavilerine göre daha az acı verdiği ve daha az toplam tedavi seansıyla daha etkili olduğu söylenir.<br /><br />Kötü haber şu ki bu yöntem daha yüksek bir fiyattadır, bir klinik titreşim başına $10 fiyat önerir. Seans başına dövmenizin ne kadar titreşim gerektirdiğine bağlı olarak ücrete önemli miktarda ekleme yapılır.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: dövme, dövme sildirirken acı verirmi, dövme sildirme, dövme sildirme nasıl yapılır, kalıcı dövme, kalıcı dövme sildirme, kalıcı dövmeler nasıl silinir, lazer ile dövme sildirme fiyatı, Lazer İle Dövme Sildirme<br /></div>

Lazer İle Dövme Sildirme

Lazer ile Dövme Sildirme işlemi:Günümüzde dövme sildirmede en yaygın kullanılan metot lazer ile dövme sildirme yöntemidir. Lazerler yoğun konsantreli ışığın titreşimleriyle mürekkebi hedef alarak onu ufak parçalara böler ve bu ufak parçalara ayrılan mürekkep zamanla sizin kendi bağışıklık sisteminiz…

Devamı »

Cilt Temizliği ve Cilt Bakimi

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtZLBg-BdSuRJNR_HJKPrlw1p6V7f3FILO-raBENd83NvyDqtHiXBvl45kS-IzZO8kdfAf-OM8KCHS2F6rK5LUdSIvpWTQS8ju00aPytMW5hkD82XAyQ_CIcGIyi0v45whC3ed0gAeG4E/s1600/cilt-temizli%25C4%259Fi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtZLBg-BdSuRJNR_HJKPrlw1p6V7f3FILO-raBENd83NvyDqtHiXBvl45kS-IzZO8kdfAf-OM8KCHS2F6rK5LUdSIvpWTQS8ju00aPytMW5hkD82XAyQ_CIcGIyi0v45whC3ed0gAeG4E/s320/cilt-temizli%25C4%259Fi.jpg" width="100" /></a></div>CİLT TEMİZLİĞİ<br /><br />Vücuda ait kişisel temizlik ile pek çok hastalığın önüne geçilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse; ishalli hastalıklar, soğuk algınlıkları, cildin mikrobik hastalıkları, cildin mantar, uyuz ve bitlenme gibi parazitlerle oluşan hastalıkları ve bazı allerjik hastalıklar sayılabilir. Uygun vücut temizliği bir çok deri sorununu ve hastalığını önleyici ve ortadan kaldırıcı bir önlemdir.<br /><br />Kişisel temizlik alışkanlıklarının önlediği diğer bir sorun vücut kokusudur. Vücut kokusu vücut yüzeyinde bulunan mikropların teri parçalamasına bağlı olarak meydana gelmektedir. Koku meydana getiren vücut bölgeleri öncelikle ayaklar, kıl köklerinin yoğun olduğu kasık ve koltuk altlarıdır. Her gün banyo yapılamadığı durumlarda koltuk altı önce sabunlu bir bezle, sonra su ile iyice silinmeli ve temizlenmelidir. Deri üzerine daha sonra bir deodorant veya ter önleyici uygulanabilir. Deodorantlar kokuyu sadece maskelerler. Bu nedenle temizlik aracı olarak değil, geçici bir uygulama olarak değerlendirilmelidirler. Giysilere sinen ter kokusu, beden temizliği yapılsa bile, aynı giysinin temizlenmeden tekrar kullanılması halinde kalıcı olur. Özellikle sık yıkanmayan kalın kazaklar kullanılırken bu nedenle özen gösterilmelidir. Vücudun terleme oranının artması kokunun da artması anlamına gelecektir. Ancak insan bir süre sonra kendi kokusuna duyarsızlaşır. Yoğun bedensel çalışma vücuttan çıkan ter miktarının artmasına neden olmaktadır. Bedensel etkinliği fazla olmadığı halde, bazı bireylerin ter bezi salgısı fazla olabilir. Bu durum ergenlik ve menapoz durumlarında özellikle ortaya çıkabilir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: cilt bakımı, cilt temizliği, sağlıklı, sağlıklı ciltler için, vücut bakımı, vücut temizliği, Cilt Temizliği ve Cilt Bakımı<br /></div>

Cilt Temizliği ve Cilt Bakimi

CİLT TEMİZLİĞİVücuda ait kişisel temizlik ile pek çok hastalığın önüne geçilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse; ishalli hastalıklar, soğuk algınlıkları, cildin mikrobik hastalıkları, cildin mantar, uyuz ve bitlenme gibi parazitlerle oluşan hastalıkları ve bazı allerjik hastalıklar sayılabilir. …

Devamı »

Kalça Estetiği Ameliyati

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjrtPTYLsu1ZVz79EPN0I0rgqpKXrNTCa0UChHJM2ob3LKEdLemfJuGKjLUz59WnKFkqVp3MNa8d6-BCc7JGIOqF3UER4DUmkfSRzgPyKSz0ga7nZk0epvkkt5GMTh-hX7mn4SYwMBJPs/s1600/kal%25C3%25A7a-esteti%25C4%259Fi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjrtPTYLsu1ZVz79EPN0I0rgqpKXrNTCa0UChHJM2ob3LKEdLemfJuGKjLUz59WnKFkqVp3MNa8d6-BCc7JGIOqF3UER4DUmkfSRzgPyKSz0ga7nZk0epvkkt5GMTh-hX7mn4SYwMBJPs/s320/kal%25C3%25A7a-esteti%25C4%259Fi.jpg" width="100" /></a></div>Yemeğin salçasıyla kadının kalçasının özdeşleştiği günler artık çok geride kaldı. Günümüzde, Türk kadınlarının estetik cerraha başvurma nedenlerinin başında ‘popo estetiği’ geliyor.<br /><br />Kadınlar daha çok popolarını şekilsiz bulduklarından yakınıyor. Fazla geniş, fazla büyük, düşük, basık gibi şikâyetleri oluyor. Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, istenilen güzel bir popoya kavuşmanın sırlarını okuyucularıyla paylaştı.<br /><br />Popo estetiğinde ne tür sorunlar görülebiliyor?<br /><br />Genelde Türk kadınları armut tipinde yağlanıyor. Beller ince olsa da basenler kalın oluyor. Bu da kalçaları olduğundan daha düşük, bacakları olduğundan daha kısa gösteriyor. Bu kadınlarda bacaklara ve basenlere liposuction yapıp alınan yağ, eğer ihtiyacı varsa poponun üst tarafına ekleniyor. Böylelikle arkadan ya da yandan bakıldığında çıkık ve yüksek bir popo görüntüsü elde edilebiliyor. Bacak boyu da uzamış oluyor.<br /><br />Bir de Balkan kökenli kadınlar var. Bunlar daha çok elma tipinde yağlanıyorlar. Bacakları ince, kalçaları dar ve basık, belleri kalın ve göbekli oluyor. Bu hastalarda karın ve bel bölgesindeki yağlar alınıp, popo dolduruluyor. Liposuction ile bel çukurlaştırıldığından popo daha da belirginleşiyor. Verilen yağlarla yüksekte duran, yuvarlak ve çıkık bir popo görünümü elde ediliyor. Daha zor olan hastalar ise zayıf ve basık popolu olanlar. Bunlarda tek seçenek popo protezleri oluyor. İki kalça arasındaki yarıktan kalça adalesinin içerisine silikon protez yerleştiriliyor. Gerekli yerlere yine liposuction ve yağ verme işlemleri de yapılıyor. O nedenle bu ameliyatlar hastalara daha rahat önerilebiliyor. Poposu orta büyüklükte, fazla yağlanması olmayan ancak zamanla düşmüş hastalarda askı yöntemleri de kullanılabiliyor. Ancak sonuçları fazla kalıcı olmuyor.<br /><br />En çok kimin Kalçası isteniyor?<br /><br />En çok Latin popoları isteniyor. Yanlardan dar, arkaya doğru çıkık, yüksekte duran, yuvarlak ve sert kalçalar her kadının hayali. Adı çok geçen isimler;estetik cerrahi<br /><br />İlk Üç Bu Şekilde<br /><br />1. J. Lopez<br />2. Shakira<br />3. Beyonce<br /><br />Kalça ve popo estetiğinde ne tür operasyonlar yapılıyor?<br /><br />Kullanılan yöntemler liposuction ve yağ enjeksiyonları ile popo şekillendirilmesi, askılarla poponun yukarı kaldırılması, silikon popo protezleri ile büyütülmesi ve yukarı kaldırılması olarak sıralanabilir. Ayrıca cilt bakımları, LPG gibi yöntemler de poponun şeklini korumasına ve cildinin güzelleşmesine yardımcı oluyor. Düzenli yapılan uygun egzersizlerle poponun hem şekli korunabiliyor, hem de düşmesi geciktirilebiliyor.estetik cerrahi<br /><br />Bu operasyonların uygulanması ne kadar sürüyor?<br /><br />Yapılan işleme göre değişiyor. Bir saat ile üç saat arasında diyebiliriz. Genellikle hastalar aynı gün evlerine dönebiliyorlar, iki ya da üç gün sonra işlerine başlayabiliyorlar.<br /><br />Ne kadar sürede sonuç fark ediliyor?<br /><br />Her ameliyat gibi şişliklerin azalması üç haftayı, tam şeklini kazanması altı ayı buluyor. Ancak ameliyattan hemen sonra bile hasta belirgin değişikliği fark ediyor.estetik cerrahi<br /><br />Operasyon uygulandıktan sonra nelere dikkat edilmeli?<br /><br />Bu durum, yapılan işleme göre değişiyor. İlk haftalar yoğun fizik aktiviteden kaçınmak gerekiyor. Yapılan işlemi korumak için hastanın kilosuna dikkat etmesi, düzenli spor yapması, uygun cilt bakımı yapması, LPG, thermage gibi cilt sıkılaştırma programlarına girmesi öneriliyor.<br /><br />Bu işlemler için fiyat aralığı verebilir misiniz?<br /><br />Ortalama bir rakam vermek gerekirse 3 ile 15 bin lira arasında değişiyor.<br /><br />İdeal popoyu nasıl tarif ediyorsunuz?<br /><br />Her kadın için tek bir ideal popo biçimi yok. Bu, kişinin vücuduna, karakterine, yaşam tarzına göre değişiyor. Ama genelde istenen, arkadan bakıldığında yuvarlak görünen, yüksekte duran, yayvan olmayan, dar ama erkeksi değil, basenlerde yığılması olmayan; yandan bakıldığında ise yüksek ve arkaya doğru çıkık bir görüntü elde etmek. Önemli bir kriter ise arkadan bakıldığında popo altı çizgisinin olabildiğince kısa olması. Bu çizgi yaşla ve popo aşağıya doğru düştükçe uzuyor. Aslında memeler için söz konusu olan halk ölçüsü popolar için de geçerli; ideal poponun altında kalem durmaması lazım. Aynı kriterler erkekler için de geçerli. Erkekte basık popo kadınlar açısından çok itici durabiliyor. Erkeklerde de yandan bakıldığında yukarıda bir dolgunluk daha çekici görünüyor.estetik cerrahi<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: ideal kalça ölçüleri, kalça büyütme ameliyatı, kalça büyütme ameliyatı estetiği, kalça büyütme ameliyatı fiyatı, kalça büyütme nasıl olur, kalça büyütme teknikleri, kalça dikleştirme, kalça dikleştirme ameliyatı, kalça estetiği fiyatları, kalça estetiğinde ne tür sorunlar görülebiliyor, popo kaldırma</div>

Kalça Estetiği Ameliyati

Yemeğin salçasıyla kadının kalçasının özdeşleştiği günler artık çok geride kaldı. Günümüzde, Türk kadınlarının estetik cerraha başvurma nedenlerinin başında ‘popo estetiği’ geliyor.Kadınlar daha çok popolarını şekilsiz bulduklarından yakınıyor. Fazla geniş, fazla büyük, düşük, basık gibi şikâyetleri…

Devamı »

Doğum Kontrol Haplarının Faydaları

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUIA8tuZkhl9H4yMDpW2i-rj6eLszj4xPIl1mxCKCwMizAZfJ-HyQtqe2z2hgNGj5dvy0PUoccOlYb3u06j4XtP2t3TXBWcI6em3Jw2J0wjFRyK5uFc6Tb7fEmPFLYyZ2A3pf848OjBkU/s1600/dogum-kontrol-haplari1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="75" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUIA8tuZkhl9H4yMDpW2i-rj6eLszj4xPIl1mxCKCwMizAZfJ-HyQtqe2z2hgNGj5dvy0PUoccOlYb3u06j4XtP2t3TXBWcI6em3Jw2J0wjFRyK5uFc6Tb7fEmPFLYyZ2A3pf848OjBkU/s320/dogum-kontrol-haplari1.jpg" width="75" /></a></div>Doğum kontrol haplarının gebeliği önlemesi haricinde faydaları da vardır.<br /><br />Adet kanamalarını düzenlemesi, yumurtalık ve rahim kanserinden koruması, adet ağrılannı azaltması ve hormon dengesini sağlaması bunlardan sadece bazıları.<br /><br />Dünyada en çok kullanılan modern korunma yöntemi doğum kontrol haplarıdır. Bugün tüm dünyada 611 milyondan fazla kadın tarafından kullanılan doğum kontrol hapları, kullanıcılarına korunma dışında da pek çok yarar sağlamaktadır. Ancak ülkemizde hapların kadın sağlığı üzerindeki faydaları ne yazık ki yeterince bilinmemektedir. Türkiye Aile Planlaması Demeği önderliğinde başlayan çalışmalar kapsamında, bu konularda toplumun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi amaçlanmakladır.<br /><br />Doğum kontrol haplarının korunma dışındaki en önemli yararları nelerdir?<br />Doğum kontrol haplarının, adet kanamalarını düzenlemek, adet dönemi ağrısını azaltmak, hormon dengesini sağlamak, sivilce ve ciltteki yağlanmayı engelleyebilmek, rahim ve yumurtalık kanserine karşı korumak, memede fibrokistik hastalıkların oluşumunu engelleyebilmek ve adet öncesi gerginliği azaltmak gibi pek çok ek yararı vardır.<br /><br />Hapların adet kanamaları üzerindeki olumlu etkileri nelerdir?<br />Doğam kontrol hapı kutlanan kadınlarda adet kanamaları ayda bir kez ve düzenli olur. Adet düzensizliği yaşayan kadınlarda hap kullanımı adetlerin düzenli olmasını sağlar. Ayrıca haplar, adet kanamasının miktarının azalmasına yardımcı olur. Adet kanaması fazla olan kadınlarda demir eksikliği anemisi (kansızlık) sık görülür. Doğum kontrol haplan, adetlerin düzenli olmasını sağlamanın yanı sıra, adet kanaması miktarını azaltarak aneminin önlenebilmesine ve adet dönemi ağrılarının azalmasına yardımcı olur.<br /><br />Doğum kontrol kaplanı, yumurtalık ve rahim kanserine karşı nasıl koruma sağlar?<br />Haplar yumurtalıkların çalışmasını önlediği için yumurtalık kanserine karşı koruma sağlar. Hem yumurtalık hem de rahim kanserinin, doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda neredeyse yarı yarıya azaldığı görülebilmektedir. Kullanım süresi uzadıkça hapın bu yararlı etkisi artmaktadır.<br /><br />Yumurtalık kistleri üzerinde kapların nasıl bir etkisi var?<br />Haplar, yumurtalık kistlerinin tedavisinde sık kullanılmaktadır. Patolojik olmadığı düşünülen, genellikle çatlamamış yumurtalara bağlı olan folikül kistler ve fonksiyonel kistlerde tedavi amacıyla doğum kontrol hapları kullanılır. Haplar yumurtalıkların çalışmasını engelleyerek yumurtlamayı baskıladıkları için kistleri küçültür. Bu sayede olumlu sonuçlar alınabilir ve yumurtalık kistleri tedavi edilebilir.<br /><br />Doğum kontrol haplarının sivilcelenme ve tüylenme üzerindeki etkileri nelerdir?<br />Halk arasında doğum kontrol haplarının tüylenme yaptığına dair yanlış bir inanış vardır. Oysa bugün tüylenme ve akne tedavisinde doğum kontrol hapları kullanılmaktadır. Günümüzde bazı hapların bu konuda etkili alabildiği görülmektedir.<br /><br />Doğum kontrol haplarının meme hastalıkları üzerindeki etkileri nelerdir?<br />Kadınlar arasında sık görülen fibrokistik hastalık ve fibroadenom gibi iyi huylu meme hastalıklarının tedavisinde doğum kontrol haplarının sağlıklı sonuçlar verebildiği bir gerçektir. Ayrıca hap kullanan kadınlarda bu hastalıkların görülme sıklığında da azalma olduğu bilinmektedir. Doğum kontrol haplarının meme kanseri yaptığına dair var olan inanışlar ise doğru değildir.<br /><br />Doğum kontrol haplarının PMS (premenstruel sendrom) üzerindeki etkileri nelerdir?<br />PMS, adet öncesi yaşanabilen gerginlik, sıkıntı, vücutta şişkinlik, huy ne iştah değişiklikleri gibi şikayetleri kapsar. Günümüzde kullanılan bazı doğum kontrol haplarının, bu şikayetler üzerinde olumlu etkileri gözlenebilmektedir.<br /><br />Hapların bu yararları yeterince biliniyor mu?<br />Türkiye’de hapların yararları maalesef yeterince bilinmemektedir. Oyna gelişmiş ülkelerdeki kadınlar bu ek yararların farkında olarak, bilinçli bir şekilde doğum kontrol hapı kullanmaktadır. Türkiye Aile Planlaması Derneği, yaptığı çalışmalarla doğum kontrol haplarının yanı sıra tüm modern yöntemlerin bilinçli bir şekilde kullanılmasını artırmayı amaçlamaktadır.<br /><br />Türkiye Aile Planlaması Derneği Modern Korunma İletişim Hatları: 0312 439 13 54/55 /56 /57/ 59<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: doğum kontol yöntemleri, doğum kontrol haplarının Faydaları, Doğum Kontrol Haplarının Faydaları nelerdir, kadın sağlığı, Doğum Kontrol Haplarının Faydaları</div>

Doğum Kontrol Haplarının Faydaları

Doğum kontrol haplarının gebeliği önlemesi haricinde faydaları da vardır.Adet kanamalarını düzenlemesi, yumurtalık ve rahim kanserinden koruması, adet ağrılannı azaltması ve hormon dengesini sağlaması bunlardan sadece bazıları.Dünyada en çok kullanılan modern korunma yöntemi doğum kontrol haplarıdır…

Devamı »

Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJyLTmKl_srB9m5JB2EDGQebMkq2RdvvxVwpsL6yujpPSVwmXuwkNgxojqjB4zUCFLhseytnT9nJrSwMFwukd8Y6b2r_UCJbO56dA2CRxxINWEVGp0LFTC0FUG9MITSsJ0o82-uXx-fs0/s1600/do%25C4%259Fum-kontro%25C3%25B6-hap%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJyLTmKl_srB9m5JB2EDGQebMkq2RdvvxVwpsL6yujpPSVwmXuwkNgxojqjB4zUCFLhseytnT9nJrSwMFwukd8Y6b2r_UCJbO56dA2CRxxINWEVGp0LFTC0FUG9MITSsJ0o82-uXx-fs0/s320/do%25C4%259Fum-kontro%25C3%25B6-hap%25C4%25B1.jpg" width="100" /></a></div>Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır<br /><br />Doğum kontrol hapı hergün düzenli olarak kullanılmalıdır. Hapı kullanmayı eğer unutursanız ek doğum kontrol önlemi (örneğin prezervatif) alarak, doğum kontrol hapınızı unuttuğunuzu fark eder etmez hapınızı için ve normal seyrinde devam edin.www.saglikcini.com<br />Hap kullanmaya başladığınız adet dönemininilk iki haftası boyunca -saglikcini.com ek doğum kontrol önlemleri alın.<br />Bir günden daha fazla süre ile ishal olursanız ek doğum kontrol önlemleri alın. Hap yeterince özümsenmemiş olabilir.<br />Mini hapı hergün aynı saatte düzenli bir şekilde kullanın. bu kurala uymazsanız gebe kalma ihtimali olabilir.<br />şiddetli baş ağrısı, göğüs ağrısı ya da nefes darlığı belirirse vakit kaybetmeden doktora görünün.<br />Adet kanaması kesilirse doktora başvurun, hapa ara vermeniz ya da türünü değiştirmeniz gerekebilir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: doğum kontol hapı nedir, doğum kontol hapını bir gün almayı unutursam ne olur, doğum kontrol ara verince ne olur, doğum kontrol hapı, doğum kontrol hapı kullanma, doğum kontrol hapına ne zaman başlanmalı, Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır</div>

Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır

Doğum Kontrol Hapı Nasıl KullanılırDoğum kontrol hapı hergün düzenli olarak kullanılmalıdır. Hapı kullanmayı eğer unutursanız ek doğum kontrol önlemi (örneğin prezervatif) alarak, doğum kontrol hapınızı unuttuğunuzu fark eder etmez hapınızı için ve normal seyrinde devam edin.www.saglikcini.comHap ku…

Devamı »

Tik Tedavisi

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeKo5ureqCitiAdmkz12_9TadAtWnvE2tIvIBKtwyLfOdi1KrMEBTzjWTm8Gq5JwQOa1z-jRddvjLKjNY61U41KB3HVm5t0dG87Pez4g0dVvtIBXTif37U_o1sqDnOaGcsBZem2bfcIQE/s1600/tik-tedavisi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeKo5ureqCitiAdmkz12_9TadAtWnvE2tIvIBKtwyLfOdi1KrMEBTzjWTm8Gq5JwQOa1z-jRddvjLKjNY61U41KB3HVm5t0dG87Pez4g0dVvtIBXTif37U_o1sqDnOaGcsBZem2bfcIQE/s320/tik-tedavisi.jpg" width="100" /></a></div>Tikler istemsiz kas hareketleri, bazı durumlarda geçici anlık tepkiler olarak doğsalarda bazı durumlarda kalıcı sürekli ve insanın hayatını olumsuz etkileyebilecek şekilde önemli boyutlara ulaşmaktadır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Akbostancı tiklerin botoks ile tedavi edilebildiğine yönelik önemli bilgiler verdi.<br /><br />Cenk Akbostancı: “Bu sorun ‘hemifasial spazm’ denilen, beynin arkasındaki atardamarın yüz sinirine baskı yapmasından dolayı görülebileceği gibi, ‘blefarospazm’ adı verilen, kronik göz zarı iltihabı ve göz kuruluğu halinde sık göz kırpma ihtiyacı nedeniyle beyin bunu otomatik davranış haline getirebilir” dedi.<br /><br />Cenk Akbostancı tiklerin sebeplerinin mutlaka araştırılması gerektiğini belirtti. tikler genetik olabileceği gibi norolojik sebeplere bağlı olarakta ortaya çıkmaktadırlar. Tik ve seyirmelerin nedenleri araştırılıp öğrenildikten sonra insanların hayatını psikolojik açıdan olumsuz etkileyebilecek olan bu problemin tedavi edilebileceğini vurguladı.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: botoks ile tik tedavisi, gözde seyirme, kaşta seyirme, tik bozuklukları, tik nedir, tik tedavisi, tikler neden olur, tiklerin sbepleri, yüzde tik, Tik Tedavisi<br /></div>

Tik Tedavisi

Tikler istemsiz kas hareketleri, bazı durumlarda geçici anlık tepkiler olarak doğsalarda bazı durumlarda kalıcı sürekli ve insanın hayatını olumsuz etkileyebilecek şekilde önemli boyutlara ulaşmaktadır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Akbostancı…

Devamı »

Aşırı Terlemeye Çözümler

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhYxf7LxkYeiG_zeJAfc2P5M8sCr9xaoq7Ul_T4ZyBL6iKPZRLSdQWRWBlZ-ZiumpXf_CCe0YAipfwALeq6sAibpmORQ8hjDleC1oltqg9H4r2unkXUl9dVAEXD4LrznpvAGHNfZPtwIE/s1600/a%25C5%259F%25C4%25B1r%25C4%25B1-terleme1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhYxf7LxkYeiG_zeJAfc2P5M8sCr9xaoq7Ul_T4ZyBL6iKPZRLSdQWRWBlZ-ZiumpXf_CCe0YAipfwALeq6sAibpmORQ8hjDleC1oltqg9H4r2unkXUl9dVAEXD4LrznpvAGHNfZPtwIE/s320/a%25C5%259F%25C4%25B1r%25C4%25B1-terleme1.jpg" width="100" /></a></div>Aşırı Terleme Nedenleri : Aşırı sıcak ortamlar, egzersiz, alkol, kahve ve çay tüketimi, sigara, acılı ve baharatlı gıdalar, kıyafetlerde yanlış kumaş tercihi, stres, korku, panik, ani duygusal dalgalanmalar gibi nedenler aşırı terleme nedenleri arasında sayılabilirler.<br />Aşırı terleme insanların sosyal yaşamlarında ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Terleme ve terlemeyle birlikte kötü koku oluşumu kişinin sosyal ve iş yaşamında büyük sorunlar yaratabilir. Ruhsal açılardan da kişilerin psikolojik durumlarını oldukça olumsuz etkileyebilmektedir.<br /><br />Aşırı Terlemeye Karşı Alınabilecek Önlemler : Aşırı terlemeyi önlemek için kişisel hijyeninize de dikkat ederek çeşitli önlemler alabilirsiniz.Vücudumuzu saracak en sağlıklı kumaş türü doğal pamuklu kumaşlardır. Pamuklu kumaşlar teri emer. Ve yanınızda her zaman temiz bir kat kıyafet bulundurun. Terlediğiniz zaman terli kıyafetlerle oturmayın. Ter bekledikten sonra buradakiler bakteriler nedeniyle kötü kokuya sebep olur. Sık sık kıyafetlerinizi değiştirin. Aşırı terleme probleminiz var ise gün içinde de sık sık duş alın. Sabah kalktığınız da duş alarak güne başlayın. Geceleri uykuda da aşırı terliyor olabilirsiniz. Duş alarak yatağa yatın.Dışarı çıkmadan önce duş alarak dışarı çıkın. Baharatlı yiyecekelerden uzak durun.Harereti alan içecekler tüketin.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: aşırı, aşırı terleme nedenleri, aşırı terleme sebepleri, aşırı terlemeye çözüm, aşırı terlemeye karşı önlemler, koltukaltı terlemesi, uykuda aşırı terleme, Aşırı Terlemeye Çözümler<br /></div>

Aşırı Terlemeye Çözümler

Aşırı Terleme Nedenleri : Aşırı sıcak ortamlar, egzersiz, alkol, kahve ve çay tüketimi, sigara, acılı ve baharatlı gıdalar, kıyafetlerde yanlış kumaş tercihi, stres, korku, panik, ani duygusal dalgalanmalar gibi nedenler aşırı terleme nedenleri arasında sayılabilirler.Aşırı terleme insanların sosyal…

Devamı »

Açlık Hastalığı

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTbNgDec8vOEP2MK0WZLUgLsuDupMMVlAdwbTy2OtQqOfgs2WsWhlNiwktyfNNaXr7gi4iPOnOJg1-1pA4bGLfgifrLTc_51Xy_LzI1pJh8APAdyx0Are26nqUf3OcEbJurrb59E-0mzU/s1600/aclik-hastaligi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTbNgDec8vOEP2MK0WZLUgLsuDupMMVlAdwbTy2OtQqOfgs2WsWhlNiwktyfNNaXr7gi4iPOnOJg1-1pA4bGLfgifrLTc_51Xy_LzI1pJh8APAdyx0Are26nqUf3OcEbJurrb59E-0mzU/s320/aclik-hastaligi.jpg" width="100" /></a></div>Uzun süre yetersiz ve kötü beslenme sonucu ortaya çıkan hastalık.<br /><br />İki evreye ayrılır. Birincisinde yağ, kas, bağ ve destek dokularının eksilmesi sonucu vücut kütlesinde azalma olur. Deri ince, kuru, esnekliğini yitirmiş ve sarımsı kahverengidir. İkinci evrede ise yaygın ya da yüz ve ayaklarda ödem görülür. Bu evreye giren hastalık, zamanında ve uygun önlemler alınarak iyileştirilebilir. Ama her zaman tam bir iyileşme sağlanamaz. Hastalar bu durumu atlatsalar bile verem, bakterilere bağlı kalp zarı iltihabı gibi hastalıklara daha kolay yakalanırlar. Daha sonra karaciğer sirozu da ortaya çıkabilir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: açlık hastalığı belirtileri, açlık hastalığı nedir, açlık hastalığı tedavisi, Açlık Hastalığı,Açlık,Açlık Tedavisi,Açlıkla Başa çıkma</div>

Açlık Hastalığı

Uzun süre yetersiz ve kötü beslenme sonucu ortaya çıkan hastalık.İki evreye ayrılır. Birincisinde yağ, kas, bağ ve destek dokularının eksilmesi sonucu vücut kütlesinde azalma olur. Deri ince, kuru, esnekliğini yitirmiş ve sarımsı kahverengidir. İkinci evrede ise yaygın ya da yüz ve ayaklarda ödem gö…

Devamı »

Sıcak Çarpması

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRcYehORBONyiZIcUf6UjkQP_Ne194PZkpNhD0lwa4qhjJDVftD5NleakNqD4w6iHV-GsOei-hy7jyM32B4TVL-BL5Nev8-t-vyHTPnc3kMp5xqNuGtFRfMDP0upjg_KRyI4oM3F9pyJo/s1600/s%25C4%25B1cak-%25C3%25A7arpmas%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRcYehORBONyiZIcUf6UjkQP_Ne194PZkpNhD0lwa4qhjJDVftD5NleakNqD4w6iHV-GsOei-hy7jyM32B4TVL-BL5Nev8-t-vyHTPnc3kMp5xqNuGtFRfMDP0upjg_KRyI4oM3F9pyJo/s320/s%25C4%25B1cak-%25C3%25A7arpmas%25C4%25B1.jpg" width="100" /></a></div>Sıcaklar başladı! Çarpılmayın!<br /><br />Yazın dikkat edilmesi gereken bir şey de sıcak çarpması…<br /><br />Sıcak acillerinin vücudun ısı merkezinde hasara yol açtığı belirten Dâhiliye Uzmanı Dr. Önder Akkaya, bunlar içerisinde en önemlisinin sıcak çarpması olduğuna dikkat çekti. Sıcak çarpmalarında vücut ısısının tehlikeli olarak arttığını belirten Akkaya; ” Isı düzenleyici mekanizmanın bozulması sonucunda vücut ısısı tehlikeli şekilde yükselir. 40,6 dereceye kadar ulaşan ısı, beyin hücreleri ve kan damarları başa olmak üzere hücrelerde hasara neden olur” diye konuştu.<br /><br />MEYVE VE SEBZE AĞIRLIKLI BESLENİN<br /><br />Akkaya, ağır hazmı güç gıdalar yerine meyve sebze ağırlıklı gıdaların tüketilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özellikle yaşlıların ve kalp hastalarının sıcak havalara dikkat etmesinin önemli olduğunu bildiren Önder Akkaya, “Bol sıvı tüketilmeli öte yandan kıyafet seçimi de önemli. Açık renk ve pamuklu giysiler seçilmelidir. Ayrıca öğle saatleri gibi günün sıcak saatlerinde kalp hastaları mümkünse dışarı çıkmamalı” dedi.<br /><br />Dr. Akkaya, sıcaklığın 32 derece, nemin ise yüzde 60′ın üzerinde olduğu durumlarda görülen sıcaklık sendromlarının yaşlılarda, damar setliği ve kalp yetersizliği olanlarda, şeker hastalarında, alkoliklerde ve idrar söktürücü ilaç kullananlarda daha sık rastlandığını söyledi. Dâhiliye Uzmanı Akkaya; “Sıcak sendromları, organizmanın henüz sıcaklara uyum sağlayamadığı, sıcak dalgasının ilk günlerinde daha fazla görülür ve daha tehlikelidir” dedi.<br /><br />SICAK ÇARPMASININ ÇEŞİTLERİ<br /><br />Doktor Akkaya, sıcak çarpmalarının ikiye ayrıldığını vurgulayarak şunları söyledi: “Sıcak çarpması etkilediği farklı gruplar nedeniyle ikiye ayrılabilir. Bunlardan klasik ( pasif ) sıcak çarpması: Genellikle sıcak hava dalgalarında görülür. Çok yaşlı, çok genç veya güçsüz kişiler, kronik hastalığı olanlar (diabet, kalp yetmezliği vs), alkolikler, diüretik ve trankilizan kullananlar etkilenirler. Sıcak havanın etkisiyle meydana gelen aşırı terleme ve dehidratasyon sonucunda klasik sıcak çarpması görülür.” İkinci çeşit sıcak çarpmasının egzersize bağlı sıcak çarpması olduğunu söyleyen Akkaya; “Genellikle genç ve sağlıklı kişilerde (atlet, asker gibi) görülür. Aşırı sıcak ve nemli havada egzersiz yapıldığında, özellikle dış ortamın ısısı vücut ısısına yaklaşmış ve nem oranı yüzde 60 civarında seyrediyorsa sıcak çarpması meydana gelir” dedi.<br /><br />SICAK ÇARPMASINA NE YAPMALI?<br /><br />Önder Akkaya, sıcak çarpmasının zihin karışıklığı, huzursuzluk gibi önemli belirtileri olduğuna dikkat çekerek, “Sıcak çarpması sonucunda kişide zihin karışıklığı, (konfüzyon), huzursuzluk taşkınlık (deliryum), koma, hızlı değişen nabız, hızlı solunum ve 40,6 derecenin üzerinde vücut ısısı gibi belirtiler baş gösterir” dedi. Sıcak çarpmasına maruz kalmış bir hastaya karşı alınacak önlemler hakkında da bilgi veren Doktor Akkaya; “Hastanın soluk yolunun açıklığı ve devamlılığı sağlanmalı ve oksijen verilmeli. Oksijen hastanın durumuna göre ayarlanabilirse de, yüksek yoğunlukta ve geri dönüşsüz maske ile verilmesi uygundur. Hasta serin ve gölgelik bir ortama alınır. Üzerindeki giysiler çıkartılır. Başı yükseltilir. Bilinci kapalı ise yan yatar pozisyon verilir. Hasta acilen ve hızla soğutulur” diye konuştu.<br /><br />HASTA HIZLA VE ACİL SOĞUTULMALI<br /><br />Soğultma için iki yöntem kullanılabileceğini belirten Doktor Önder Akkaya, şunları söyledi:<br /><br />“Bunun için iki soğutma yöntemi birden kullanılır. Hastanın vücudu ılık musluk suyu ile silinir veya bu suda ıslatılmış havlu ya da çarşafla sarılır. Varsa vantilatör veya ambulansa alınmışsa havalandırma çalıştırılır, ya da kapı pencere açılarak cereyan yaptırılır. Kısa aralıklarla hastanın rektal ateşine bakılır. Vücut ısısı 39 dereceye düştüğünde soğutma işlemlerinden birine hemen son verilir ve ateş düşene kadar sadece bir soğutma işlemi uygulanır. Vücut ısısını birden bire 37 dereceye düşürürseniz ısı düzenleme mekanizmalarını bozar ve ölüme neden olabilirsiniz, o nedenle bu konuda dikkatli olun. Elimizde buz paketleri varsa, hastanın koltuk altlarına, kasıklarına, boynuna ve başına küçük havlulara sardıktan sonra konabilir.”<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: ilk yardım, sıcak çarpması belirtileri, sıcak çarpması çeşitleri, sıcak çarpması nasıl olur, sıcak çarpması nedir, sıcak çarpmasında ilk yardım, sıcak çarpmasında ne yapılır, Sıcak Çarpması<br /></div>

Sıcak Çarpması

Sıcaklar başladı! Çarpılmayın!Yazın dikkat edilmesi gereken bir şey de sıcak çarpması…Sıcak acillerinin vücudun ısı merkezinde hasara yol açtığı belirten Dâhiliye Uzmanı Dr. Önder Akkaya, bunlar içerisinde en önemlisinin sıcak çarpması olduğuna dikkat çekti. Sıcak çarpmalarında vücut ısısının tehlik…

Devamı »

Elektirik Çarması

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWZlMkErwIklzEpPNLDnb6FCfapGFZEy7IaLWFVrRCMsDJ69QX0MmLIkB6dXoBZ9t09ldV_WgsFOjPOTdBhkeYLE1aL-FPkFi8ZG5xtJMLP4GXWfdp6bCKqrRc0rr0Fxh8BDGO-e_bYgM/s1600/elektirik-%25C3%25A7arpmas%25C4%25B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWZlMkErwIklzEpPNLDnb6FCfapGFZEy7IaLWFVrRCMsDJ69QX0MmLIkB6dXoBZ9t09ldV_WgsFOjPOTdBhkeYLE1aL-FPkFi8ZG5xtJMLP4GXWfdp6bCKqrRc0rr0Fxh8BDGO-e_bYgM/s320/elektirik-%25C3%25A7arpmas%25C4%25B1.jpg" width="100" /></a></div>Elektirik Çarpması elektirik akımının insan vücüdundan geçmesi sonucu oluşan ve çoüu kez ölüme yol açan tehlikeli bir durumdur. Elektirik çarpması sonucu oluşan lezyonlarda, akımın özellikleri (voltaj, amper gücü, akımın türü) ve süresi belirleyici rol oynar. Akımın tehlikeli etkileri gerilimden çok, şiddeti ve vücutta izlediği yola bağlıdır. Akımın kalpten ya da beyinden geçmesi kalp durması ya da omurilik soğanındaki merkezlerin felci gibi son derece ağır sonuçlara yol açar. Böyle olgularda elektirikli sandalye ile ölüme mahküm edilmiş kişilerde olduğu gibi ölüm kısa süre içinde gerçekleşir. Ölümün ilk anda gelişmediği olgularda ise, elektirik çarpmasına uğramış kişiboğulma soluk alamama hissi, nefes darlığı, şiddetli bir rahatsızlık duyar. Daha sonra bilinç kaybınında gelişmesiyle hasta kaybedilir. Akımın vücuda giriş noktasında tipik deri lezyonlarına rastlanır. Yanık izi ve gri ya da grimtrak renkte ortası çökük yuvarlak bir kabartı göze çarpar. Elektiriğin ısı etkisiyle (joule etkisi) sıklıkla çeşitli derecelerde yanıklar görülür.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: Elektirik Çarması Nedir, Elektirik Çarpınca Ne Olur, Elektirik Çarpması Nasıl Olur, Elektirik Çarpması Sonucu Neler Olur, Elektirik Çarpmasının Tehlikeleri, elektrik çarpmaları, Elektirik Çarması<br /></div>

Elektirik Çarması

Elektirik Çarpması elektirik akımının insan vücüdundan geçmesi sonucu oluşan ve çoüu kez ölüme yol açan tehlikeli bir durumdur. Elektirik çarpması sonucu oluşan lezyonlarda, akımın özellikleri (voltaj, amper gücü, akımın türü) ve süresi belirleyici rol oynar. Akımın tehlikeli etkileri gerilimden çok…

Devamı »

Donmalarda ilk Yardım

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyT33iRnKnW1hewHV4ae_WF3v2F751lheRzxzsIRocGDDEio7GAiBRRD-XtNTWvxHC_p11cWwODjcXUYuxuiuqY7sz5rhQlFFyeV86VlMIGRDfsLmOgUpxfU0NXpj04zPNgXIBPML3Rkc/s1600/donma-ilk-yard%25C4%25B1m.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyT33iRnKnW1hewHV4ae_WF3v2F751lheRzxzsIRocGDDEio7GAiBRRD-XtNTWvxHC_p11cWwODjcXUYuxuiuqY7sz5rhQlFFyeV86VlMIGRDfsLmOgUpxfU0NXpj04zPNgXIBPML3Rkc/s320/donma-ilk-yard%25C4%25B1m.jpg" width="100" /></a></div>Bu yıl son yılların en soğuk zamanlarıyla karşı karşıya olacağımız söyleniyor.Her yıl ülkemizde ve dünyada yüzlerce insan donarak hayatını kaybediyor. Şiddetli soğuklarda donma riski insan hayatını tehdit ediyor. Bu nedenle öncelikle donma durumlarına karşın insanlar önlem almalıdır.<br />Donma riskine karşı alınabilecek önlemleri şöyle sıralayabiliriz;<br />-Kışın arabayla uzun yolculuklara çıkılıyorsa, yanımıza mutlaka battaniye, kibrit, başımızı, kulaklarımızı ve ellerimizi kurumak için, bere eldiven, kulaklık bulundurun.<br />-Donmaya yakalanabileceğiniz bir yerde mahsur kalırsanız, kesinlikle tamamen hareketsiz kalmayın, ancak kendinizi terletecek hareketlerden de kaçınmalısınız.<br />-Asla karın üzerine oturulmamalı ve üzerimiz ıslatılmamalı.<br /><br />Donmalar 3 kısma ayrılmaktadır.<br />1.derecede donma vakaları hafif vakalar ve erken müdahele edildiği durumlarda hızlı bir düzelme sağlayan vakalardır.<br />2. derecede donma vakalarında ise deride solukluk,uyuşukluk, halsizlik ile takiben kızarıklık ve iğneleme hissi, bu aşamadaki donun en önemli belirtileridir. Bu vakalarda zarar gören bölgede gerginlik hissi, ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar meydana gelir ve su toplayan yerlerin iyileşirken siyah kabuklara dönüşür.<br />En önemli ve en ciddi olan 3. derece donma vakalarında ise, dokular geriye dönülmez biçimde hasara uğrar.Bu durumda da canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur.<br /><br />Donma vakalarında yapılabilecek ilk yardım ;<br />Donma durumundaki kişi ılık bir ortama alınır ve hava ile teması kesilmelidir.<br />Bilinç kaybı olmamışsa hasta öncelikle sakinleştirilmeli ve dinlendirilmelidir.Bu süreçte hareket ettirilmemelidir.<br />Üzerindeki soğuk ve ıslak kıyafetler çıkartılarak kuru kıyafetler giydirilmelidir.<br />Vücutta su toplamış bölgeler var ise asla patlatılmamalıdır. Su toplayan bölgelerin üstü temiz bir bezle örtülmelidir.<br />Donma durumlarında vücut hiçbir şekilde ovulmamalıdır. Vücut ısısının doğal yollarla normale dönmesi sağlanmalıdır.<br />El ve ayaklar doğal pozisyonda tutulmalı. Eller yumruk yapılmışsa ve ayaklar büzülmüşse açılmaya çalışılmamalı.<br />Isınma işleminden sonra hala hissizlik varsa bandaj yapılmalı. El ve ayaklar yukarı kaldırılmalı, tıbbi yardım istenmelir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: 1. derecede donma, 2.derece donma, 3. derece donma vakaları, donma, donma aşamaları, donma belirtileri nelerdir, donma durumu nasıl gerçekleşir, donmalarda ilk yardım, donmalarda ilk yardım nasıl yapılır, Donmalarda ilk Yardım<br /></div>

Donmalarda ilk Yardım

Bu yıl son yılların en soğuk zamanlarıyla karşı karşıya olacağımız söyleniyor.Her yıl ülkemizde ve dünyada yüzlerce insan donarak hayatını kaybediyor. Şiddetli soğuklarda donma riski insan hayatını tehdit ediyor. Bu nedenle öncelikle donma durumlarına karşın insanlar önlem almalıdır.Donma riskine ka…

Devamı »

Güzel Sözler

<a href="http://www.sozlerozlu.blogspot.com/">www.sozlerozlu.blogspot.com</a><br /><a href="http://www.sozlerozlu.blogspot.com/atom.xml">http://www.sozlerozlu.blogspot.com/atom.xml</a><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: Güzel Sözler,Anlamlı Sözler,Özel Sözler,En Güzel Sözler</div>

Güzel Sözler

www.sozlerozlu.blogspot.comhttp://www.sozlerozlu.blogspot.com/atom.xmlİlgili Aramalar: Güzel Sözler,Anlamlı Sözler,Özel Sözler,En Güzel Sözler…

Devamı »

Aromaterapi – Koku İle Terapi

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-_avgYRpnmN1zqDXov6LTGtY2t5ZIOJ6ifcspAh82snttnSO9feDpB3e_yLlQlU0iaHc7iswEAqXyi0-r-4Z-ouZR98ceorKN_d8zm8Dy8SX8egoxnmpKd8dBOxoVaTKgsSlKU5thm8Q/s1600/aromaterapi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-_avgYRpnmN1zqDXov6LTGtY2t5ZIOJ6ifcspAh82snttnSO9feDpB3e_yLlQlU0iaHc7iswEAqXyi0-r-4Z-ouZR98ceorKN_d8zm8Dy8SX8egoxnmpKd8dBOxoVaTKgsSlKU5thm8Q/s320/aromaterapi.jpg" width="100" /></a></div>Aromaterapi: Kokunun iyileştirici gücü<br /><br />Uzmanlar ”kokunun iyileştirici gücünden yararlanma” gücü olarak gördükleri aromaterapiyi yüzyıllardır birçok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığa çare olarak görmüşlerdir. Geçmişten gelen reçeteler halen değerli hazineler gibi saklanmaktadır. Köklerini Hindistan ve Çin uygarlıklarında görebiliriz. Mısırlılar ise aromatik yağlarını mumyalamada ve ayinlerde kullanmışlardır.<br /><br />Aromaterapi, bitkisel öz yağların kimyasal yapısı ve enerjilerinden faydalanan ve masaj, teneffüs ( buğu) , kompres, banyo ve diğer yollarla uygulanmasını içeren, sağlık ve güzelliği destekleyen doğal bir terapidir.<br /><br />Şifa kaynağı olarak bilinen aromaterapide, bitkilerden buharla damıtma ve sıkma yöntemiyle çıkarılan öz yağlarla çiçeklerin ve ağaçların tedavi edici özelliklerinden faydalanılır.<br /><br />Ancak aromaterapide kullanılan yağlar yüksek konsantrasyonda bulunurlar. Bu yüzden kullanımları için seyreltilmeleri gerekmektedir. Örneğin lavanta yağı yüksek konsantrasyonda cildi tahriş edebilir ve yakıcı özelliğe sahiptir.<br /><br />Öte yandan aromaterapiyle ilgilenen uzmanlar aromaterapinin en etkili uygulama şeklinin masaj olduğunu belirtiyorlar. Aromatik yağlar, yapılan masaj sırasında en iyi biçimde vücuda nüfuz edebiliyor. Ayrıca masaj sırasında inhalasyon yani teneffüs etme, kompres gibi diğer yöntemlerden de faydalanılıyor.<br /><br />İşte aromaterapinin uygulama yollarından bazıları;<br />•Masaj yoluyla: Masajın iyileştirici ve dinlendirici özelliği sayesinde insanlar rahatlatılır ve böylece bitkisel öz yağlar sisteme daha çabuk girerek emilim gerçekleşir.<br />•Kompres yoluyla: Ilık veya sıcak su içine damlatılan yağların bezler yardımı ile vücuda kompres edilmesi sonucu gerçekleşir.<br />•Teneffüs/Buğu yoluyla: Bu yol yağların nemlendirici cihazların haznesine konulan yağların solunması ile gerçekleşir.<br />•Banyo yoluyla:<br />•Mekanın kokulandırılmasıyla<br />•Ağız çalkalama suyu veya gargara olarak<br /><br />Aromaterapinin başlıca kullanıldığı rahatsızlıklar<br />•Bel ve sırt ağrıları<br />•Selülit ve kilo problemleri.<br />•Burkulma ve incinmeler<br />•Egzama,<br />•Dermatolojik hastalıklar (kaşıntı, döküntü)<br />•Vücut gerginlikleri ( huzursuzluk)<br />•Uykusuzluk,<br />•Kadın hastalıkları ( menopoz vs)<br />•Solunum sistemi hastalıkları (bronşit)<br />•Sindirim sistemi hastalıkları (hazımsızlık, kabızlık)<br />•Romatizma hastalıkları<br /><br />Aromaterapi sırasında dikkat edilecek noktalar kısaca şöyle;<br />Aromaterapi yağların kalp ritmini arttırabileceği, tansiyonu yükseltip/azaltabileceği, kadınlarda adet kanamasını arttırabileceği, düşüklere sebebiyet verebileceği ve daha pek çok özelliği göz önünde bulundurulduğunda, aromaterapinin sadece bilinçli bir şekilde kullanımı öngörülebilir. Konunun uzmanı tarafından yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Özellikle hamilelik sürecinde ve çocuklara karşı çok dikkatli kullanılmalıdır. Aromaterapi yağları ağız yoluyla alınmamalıdır. Astım ve benzeri rahatsızlıkları olanlar tarafından aromaterapi solunum yoluyla uygulanmamalıdır. Bitkisel yağlar çocukların erişiminden uzak, kilit altında muhafaza edilmeli ve kesinlikle ağız yoluyla alınmamalıdırlar. Sara/epilepsi rahatsızlığı bulunan kişilerde aromaterapi yağları kullanılmamalıdır. Bazı yağlar oldukça tahriş edici olabildiğinden cilde yönelik uygulamalarda dikkatli olunmalıdır. Herhangi bir ilaç kullanım süresince aromaterapi yağ kullanılmamalıdır. Zira, aromaterapi yağlar kullanılan ilacın etkilerini yok edici veya arttırıcı etki gösterebilirler.<br /><br />Konunun uzmanı biri tarafından uygulandığında destekleyici tedavi şekli olan aromaterapi, bazı bitki türlerinin yağlarının oldukça zehirli olduğu gerçeği göz önüne alındığında, bilinçsizce yapılması istenmeyen sonuçlara yol açabilecek bir yöntem.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: alternatif tıp, Aromaterapi, Aromaterapinin başlıca kullanıldığı rahatsızlıklar, doğal terapiler, Egzamaya aromaterapi, kokunun iyileştirici gücünden yararlanma, Romatizma hastalıklarına aromaterapi, Aromaterapi – Koku İle Terapi<br /></div>

Aromaterapi – Koku İle Terapi

Aromaterapi: Kokunun iyileştirici gücüUzmanlar ”kokunun iyileştirici gücünden yararlanma” gücü olarak gördükleri aromaterapiyi yüzyıllardır birçok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığa çare olarak görmüşlerdir. Geçmişten gelen reçeteler halen değerli hazineler gibi saklanmaktadır. Köklerini Hindistan …

Devamı »

Homeopati Nedir

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnhZBEjk1Tl4pTd6jGnGEGlJvOjued9V2AkXc-uVt90keOFI7ScQ4p7U4BRKIVRTBErxgL6qc6xFTjcJnHjU05e0raI-kpm5mat_orr9Q0awfv4vxxMMoznJlgs3dtdnFGRUn7WCAltz0/s1600/homeopati.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnhZBEjk1Tl4pTd6jGnGEGlJvOjued9V2AkXc-uVt90keOFI7ScQ4p7U4BRKIVRTBErxgL6qc6xFTjcJnHjU05e0raI-kpm5mat_orr9Q0awfv4vxxMMoznJlgs3dtdnFGRUn7WCAltz0/s320/homeopati.jpg" width="100" /></a></div>Homeopati: Benzerin benzerini iyileştirmesi<br /><br />Saman nezlesinden irritabl barsak sendromuna birçok hastalıkta son zamanlarda homeopatik tedaviler gündeme geldiler. İşte bu konuda tüm bilmek istedikleriniz:<br /><br />Homeopati nedir?<br /><br />Homeopati doğanın tedavi yasasına göre geliştirilmiş bir alternatif tedavi şeklidir. Bu tedavi şekline aynı zamanda “benzerin benzerini iyileştirmesi” adı verilmiştir. Sağlıklı kişilerde hastalık belirtileri oluşturabilecek ufak dozlarda maddeler hasta kişilerdeki aynı belirtileri tedavi etmek için kullanılırlar. Uygulama şekli 2500’e yakın doğal maddenin değişik solüsyonlarının farklı aralıklarda hastaya verilmesi şeklindedir.<br /><br />Teorisi ve tarihi gelişmesi<br /><br />Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi eski yunan uygarlığına kadar dayanır. 19. yüzyılın başlarında alman bilimadamı Dr. Samuel Hahneman tarafından gözden geçirilmiş ve o zamanlar uygulanmakta olan vahşi sayılabilecek tıbbi uygulamaların karşısına daha insancıl ve etkin bir şekilde tedavi ile çıkmıştır.<br /><br />Homeopatide hastalığın oluşma nedeni beden ile zihin etkilenişimin hastalanması ile tüm organizmanın rahatsızlanmasıdır. Organlar hastalık nedeni değildirler. İç seviyenin ya da yaşam gücünün rahatsızlığı hastalık nedenidir. Onun için homeopatide hasta olan organa ilaç vermek yerine kişinin o hastalığına neden olan şeye ilaç verilir.<br /><br />Ne için kullanılır?<br /><br />Gribal şikayetler, gaz, menstrüasyon öncesi ağrılar, çocuklarda olan soğuk algınlığı, ateş, öksürük, bronşit, astım ve daha birçok hastalık için homeopati kullanılmaktadır. Homeopati ameliyata karşı değildir ama modern tıbbın bazen ameliyat önerdiği vakalarda uygulanabilir. Örneğin; ses telleri bezeleri, basur, kronik kulak akıntısı, böbrek ve safra taşları, siğil.<br /><br />Nasıl etkili olur?<br /><br />Homeopati teorisine göre doğal maddelerden hazırlanır ve bedenin kendini iyileştirme gücünü hareketlendirir. Homeopati sisteminde ilaçların dinamik iyileştirme gücü işe yarar. Tam etki mekanizması ise kesin olarak bilinmemektedir. Kullanılan bazı maddeler o kadar dilue edilirler ki son şeklinde orjinal maddeye eser oranlarda bile rastlanamayabilir. Bu sebepten birçok bilim insanı homeopatik tedavi maddelerinin hiçbir etkisi olmadığını ve iyileşmenin ‘plasebo etkisi’ sebebiyle olduğunu savunmaktadır.<br /><br />Süreç<br /><br />Homeopatinin ilk muayenesi ayrıntılı bir sorgulamayı içerir ve bir-iki saat sürer. Terapist hastadan aldığı bilgilere göre kişinin yapısal tipine karar verir ve kullanılacak ilacı seçer. Bu ilaçlar ufak tablet, hap, granül ya da sıvı formda olabilir. Homeopatik ilaçlar yemeklerden yarım saat önce alınır. Kahve, çay, naneli yiyecekler hatta naneli diş macunları homeopatik ilaçların etkilerini değiştirebileceklerinden dolayı kullanılmazlar. Homeopatik ilaçlar genellikle kısa süreler için kullanılırlar ve iyileşme başlamadan önce kendinizi biraz daha kötü hissetmenize sebep olurlar. Bu ‘iyileşme krizi’ vücudun kendini yeniden ayarlamasının bir belirtisi olarak kabul edilir. Kullanılan ilacın doğru ve uygun dozda olup olmadığının anlaşılması için bir kaç kontrol muayenesi gerekebilir. Bir kaç gün içerisinde tedavinin faydalarının görülmesi gerekir. Tedaviye eşlik edecek diyet ve hayat tarzı değişiklikleri de önerilebilir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: alternatif terapiler, alternatif tıp, Benzerin benzerini iyileştirmesi, Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi, Benzerin benzerini iyileştirmesi teorisi nedir, doğal tedaviler, doğal terapiler, Dr. Samuel Hahneman, Dr. Samuel Hahneman Homeopati, Homeopati, Homeopati nasıl etkili olur, Homeopati ne için kullanılır, Homeopati nedir, Homeopati nerede kullanılır, homeopatik tedaviler, Alternatif Terapiler – Homeopati Nedir<br /></div>

Homeopati Nedir

Homeopati: Benzerin benzerini iyileştirmesiSaman nezlesinden irritabl barsak sendromuna birçok hastalıkta son zamanlarda homeopatik tedaviler gündeme geldiler. İşte bu konuda tüm bilmek istedikleriniz:Homeopati nedir?Homeopati doğanın tedavi yasasına göre geliştirilmiş bir alternatif tedavi şeklidir…

Devamı »

Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQBTxjfA3ReFab2xP73srugq9PKKuc-8ut1APywO3Hq9UVlVF8wrTwB3WDxWjdJDEid2FTEQBeez7_kNCVj7StwwVN_ivmFWyJqGONhOJMcIYvdOcLn67ddkTnek0ncmMNQTO0sG4h8Rg/s1600/g%25C3%25B6z-muayenesi.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQBTxjfA3ReFab2xP73srugq9PKKuc-8ut1APywO3Hq9UVlVF8wrTwB3WDxWjdJDEid2FTEQBeez7_kNCVj7StwwVN_ivmFWyJqGONhOJMcIYvdOcLn67ddkTnek0ncmMNQTO0sG4h8Rg/s320/g%25C3%25B6z-muayenesi.png" width="100" /></a></div>Göz muayenesi ne zaman yapılmalıdır ?<br /><br />Genel kural, herhangi bir görme bozukluğu olduğunda , rahat açık seçik görmede güçlük çekildiğinde muayeneye gitmektir. Rahatsızlığın ışığın gözde kırılmasıyla ilgili ve gözlükle düzeltilebilen bir aksaklıktan mı, yoksa tedavi gerektiren bir bozukluktan mı ileri geldiğini saptamak önemlidir.<br /><br />Çocukların gözleri doğumdan sonra yetişme çağına kadar düzenli bir biçimde kontrol edilmelidir. Çünkü bu sürede çocuğun göz bebeği gelişme halinde olduğundan görme yeteneğinde büyük gelişmeler ortaya çıkabilir. Görme bozukluğu farkına varılmadığı taktirde okuldaki başarısını etkiler.Çocuk okumada güçlük çekebilir ya da arka sıralarda oturduğunda tahtayı göremeyebilir. Gözlük takan çocuklar her altı ayda bir göz muayanesinden geçirilmelidir.<br /><br />Yirmi yaşına geldikten sonra gözlerin gelişmesi tamamlanır Yakın ya da uzak görmede herhangi bir sorun yoksa artık gözleri kontrol ettirmeye gerek kalmaz . Gözlük takılıyorsa ancak bunları değiştirme gereği duyduğunda kontrole gitmek gerekir. Çünkü yetişkinlerin görme durumunda çok büyük değişme olmaz.<br /><br />Kırk yaşlarına gelince çoğu insanda , görme bozuklukları ortaya çıkmaya başlar. Bu doğal bir sonuçtur. Göz merceği zamanla yavaş yavaş sertleştiği ve dışbükey olma özelliğini yitirdiği için yakın nesneler üzerinde odaklaşma güçleşir . Bu nedenle bu yaşlardan sonra iki yılda bir göz muayenesi yaptırmak gerekir. Gözlük kullanıyorsa 45 ile 65 yaşları arasında iki üç yılda bir mercek değiştirmek daha kuvvetli gözlük camları taktırmak gerekebilir. Yakın gözlüğü kullananlarda bir süre sonra uzak görme bozuklukları başlar. Bu durumda göz doktoru dışbükey ve içbükey merceklerin birlikte yerleştirilmiş olduğu bifokal ( çift odaklı ) gözlük kullanılmasını önerir . Böylece sürekli gözlük değiştirme külfeti ortadan kalkar .<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: bebeklerde göz muayenesi nezaman yapılır, çocuklarda göz muayenesi, çocuklarda göz muayenesi ne zaman yapılır, ergenlikte göz muayenesi ne zaman yapılır, göz muayenesi, göz muayenesi nasıl yapılır, hangi durumlarda göz muayenesi gereklidir, Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır</div>

Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır

Göz muayenesi ne zaman yapılmalıdır ?Genel kural, herhangi bir görme bozukluğu olduğunda , rahat açık seçik görmede güçlük çekildiğinde muayeneye gitmektir. Rahatsızlığın ışığın gözde kırılmasıyla ilgili ve gözlükle düzeltilebilen bir aksaklıktan mı, yoksa tedavi gerektiren bir bozukluktan mı ileri…

Devamı »

Uykusuzluğun Nedenleri

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3CMEKJTZzWL1EDRmOxzoGMPOKr52k7cfwq34gIIVUtaGVlmICRHjvYyKx5P1Hv7hAHJ6ANx9A2Rd58Z-RwMpMobfI8-dmJTRS14-pjWcvGYL6PR9R2vQD1VaZGsRKLQ899aCqUeSS3eo/s1600/uykusuzluk1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3CMEKJTZzWL1EDRmOxzoGMPOKr52k7cfwq34gIIVUtaGVlmICRHjvYyKx5P1Hv7hAHJ6ANx9A2Rd58Z-RwMpMobfI8-dmJTRS14-pjWcvGYL6PR9R2vQD1VaZGsRKLQ899aCqUeSS3eo/s320/uykusuzluk1.jpg" width="100" /></a></div>Bazı insanlar uykuya dalmakta güçlük çekerler. Uykusuzluğun bu biçimi, genelellikle kolay çözülebilecek basit sorunlardan kaynaklanır. Odanısın aşırı sıcaklığı, evin görültüsü, yada sokağın gürültüsü,, gündelik sıkıntılar gibi… (http://www.saglikcini.com) Kimi zaman üzerinde yoğun olarak düşünülen bir sorunda uykusuzluğun başlı başına nedeni olur. Bu tür uykusuzluklarda biraz çaba, uyku sorununçözmeye yardımcıdır. Uykusuzluğa yol açan neden geçici olabileceği gibi, kalıcı, kişisel bir sorun da olabilir. Sorunun kökten çözülmemesi insanın yaşam boyu sürecek uykusuzluk nöbetleri ile, karşı karşıya getirebilir. <br /><br />Kimileri ise uykularını alamadan sabahları erken saatlerde uyanmaktan yakınırlar. Rahatlıkla uyumalarına karşın, bir süre sonra dinlenemeden uyanıp tekrar uykuya dalamazlar. Bu durum ruhsal bir çöküntünün nedeni ise tedavi gerektirir. Yanlış rejim uygulamaları, nedeni psikolojik olan iştahsızlıklar, ya da kilo kayına neden olan çeşitli hastalıklar, yetersiz uykunun nedenleridir. Kilo almak ise tam tersine uzun ve derin uykulara yol açar.<br /><br />En sık görülen uykusuzluk şekli, aralıklı uykudur. Birçok insan uykusunun sık sık bölünmesinden şikayetçidir. Bölük-pörçük bir uykunun nedeni genellikle fizyolojik rahatsızlıktır. Prostat büyümesi, ağrılı romatizma, hamileliğin son dönemlerinde ortaya çıkan idrar kaçırma, eklem yangılanması gibi… Uyku bölünmesine neden olan rahatsızlığın ortadan kalması uyku düzenini geri getirir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: neden uyuyamıyorum, uyku, Uyku Düzeni, uyku nedir, uyku problemleri, uyku sorunları, Uykusuzlluğun yol açtığı hastalıklar, uykusuzluk, uykusuzluk neden olur, uykusuzluk sebepleri, uyuyamama, uyuyamamanın nedenleri, uyuyamıyorum, yetersiz uykunun nedenleri, Uykusuzluğun Nedenleri<br /></div>

Uykusuzluğun Nedenleri

Bazı insanlar uykuya dalmakta güçlük çekerler. Uykusuzluğun bu biçimi, genelellikle kolay çözülebilecek basit sorunlardan kaynaklanır. Odanısın aşırı sıcaklığı, evin görültüsü, yada sokağın gürültüsü,, gündelik sıkıntılar gibi… (http://www.saglikcini.com) Kimi zaman üzerinde yoğun olarak düşünülen b…

Devamı »

Sistit Nedir

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgw3z43NWA9fc0aj7n97vIqDcaMdzq7gB4FyQIFqAg8s25O5augAMWjacsVkLgqPoSJnP8vKH0_nliM8lhv3CnSCD6ROc9UwIJz0vhQKbBTwnZflvYZDpUXICg56a7VgDR0SeRqj8JyQSM/s1600/sistist.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgw3z43NWA9fc0aj7n97vIqDcaMdzq7gB4FyQIFqAg8s25O5augAMWjacsVkLgqPoSJnP8vKH0_nliM8lhv3CnSCD6ROc9UwIJz0vhQKbBTwnZflvYZDpUXICg56a7VgDR0SeRqj8JyQSM/s320/sistist.jpg" width="100" /></a></div>Sistit nedir<br /><br />Sistit idrar kesesi iltihabıdır. Genellikle “Escherichia Coli”, “Preteus”, stafilokok ve enterekoklar gibi mikroorganizmaların neden olduğu çok sık rastalanan bir hastalıktır.<br />İdrar kesesi normal olarak hastalıklara karşı dirençlidir; bununla birlikte bazı mikropların buraya yerleşmesini kolaştırıcı durumlar sonucunda sistit gelişebilir.<br />Mikropların siyek yolu ile aşağıdan yukarıya doğru çıkıp, idrar kesesi içinde yerleşmesi, gebelik, idrar kesesi taşı, prostat hipertrofisi gibi idrar akımını durduran ya da yavaşlatan bir etkenin var olması ya da uzun süre idrar sondası kullanılması durumunda kolaşlaşır.<br />Mikroplar aşağıdan yukarıya doğru inerek böbrek ya da böbrek pelvisinden idrar kesesine ulaşır. Bu mekanizma özellikle böbrek vereminin ardından gelişen idrar kesesi vereminde önem kazanır.<br />Sistitin üç temel belirtisi vardır :<br />-İdrar yapma sıklığında artış (pollakiüri)<br />-İdrar yaparken ağrı ve yanma<br />-Karnın alt bölgesinde ağrı<br />Sistit genellikle idrar kesesi ile sınırlı kalır ve son derece çabuk iyileşir. Bununla birlikte bezen iltihap idrar borusuna, böbrek havuzuna ya da böbreğe yayılabilir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: çocuklarda sistit, erkeklerde sistit, idrar kesesi iltihabı, idrar yaparken ağrı, idrar yaparken yanma, karnın alt bölgesinde ağrı, sistit, sistit belirtileri, sistit neden olur, sistit nedenleri, sistit nedir, sistit sebepleri, sistitte kasık ağrısı, Sistit Nedir<br /></div>

Sistit Nedir

Sistit nedirSistit idrar kesesi iltihabıdır. Genellikle “Escherichia Coli”, “Preteus”, stafilokok ve enterekoklar gibi mikroorganizmaların neden olduğu çok sık rastalanan bir hastalıktır.İdrar kesesi normal olarak hastalıklara karşı dirençlidir; bununla birlikte bazı mikropların buraya yerleşmesini …

Devamı »

İdrarda Kan Gelmesi

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqatwHsAQoW15UnXKXhju9_q8R3CLUNXqmUs4TBLK5rnRFEPhOYAI_AZpJ1ZlCRv7heka_txEmENR8Pqh2y1G-avmQYFPG385Mu2wTGETpGWgiaXWLbeysE7kYzS-_aDyg13Hz-mBuJ7A/s1600/idrarda-kan.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiqatwHsAQoW15UnXKXhju9_q8R3CLUNXqmUs4TBLK5rnRFEPhOYAI_AZpJ1ZlCRv7heka_txEmENR8Pqh2y1G-avmQYFPG385Mu2wTGETpGWgiaXWLbeysE7kYzS-_aDyg13Hz-mBuJ7A/s320/idrarda-kan.jpg" width="100" /></a></div>İdrarda Kan Çıkması (Hematuri)<br /><br />Böbreklerdeki ve idrar yollarının herhangi bir bölgesindeki çeşitli patalojiksüreçlerden kaynaklanabilir: Böbreklerde taş, verem, tümor, akut glomerülonefrit, enfarktüs; idrar borusunda taşiltihap; siyekte taş, iltihap.<br /><br />İdrarda görülen kan miktarı etkene göre değişir. Kan bazen idrarda canlı kırmızıdan soluk kırmızaya kadar varan renk değişikliklerine yol açar. Bazı olgularda ise kanama ancak mikroskopla incelenen idrar çökeltisinde al yuvarların görülmesiyle belirlenir. İdrarda gözle görülmeyecek kadar az miktarda kan kimyasal tepkimeler yardımıyla da açığa çıkabilir. http://www.saglikcini.com<br /><br />İdrarda kanın gözle görülebilecek miktarlarda çıktığı olgularda kanamanın kaynağını belirlemek için “üç bardak testi” kullanılır. Hastanın idrarını üç bardağa çıkarması istenir. Kan yalnız ilk bardakta görülüyorsa, idrar kesesinde kanama vardır. ( İdrar kesesinde kanamanın olduğu durumlarda kese dibinde göllenmiş olan kan işemenin en sonunda dışarıya çıkar) Her üç bardakta da kan görülüyorsa kanama böbreklerde ya da idrar borusundadır. Bu durumda kan, oluşumundan başlayarak idrara karışır.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: çocuklarda idrardan kan gelmesi, hematuri, hematuri nedir, idrarda kan, idrarda kan görülmesi, idrardan kan çıkması durumu, İdrardan kan gelmesi, idrardan sonra kan gelmesi, kadında idrardan kan gelmesi, kanlı idrar, İdrarda Kan Gelmesi<br /></div>

İdrarda Kan Gelmesi

İdrarda Kan Çıkması (Hematuri)Böbreklerdeki ve idrar yollarının herhangi bir bölgesindeki çeşitli patalojiksüreçlerden kaynaklanabilir: Böbreklerde taş, verem, tümor, akut glomerülonefrit, enfarktüs; idrar borusunda taşiltihap; siyekte taş, iltihap.İdrarda görülen kan miktarı etkene göre değişir. Ka…

Devamı »

Gece Korkusu

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlaN_vg6GzCJAEtxhEd2rcxR4tRzT0sBLoElH08tK2YbVhIpbiLqaXnzUbCay-93Zq0kq8jNyXnZTOWQPuiqks3SqZf1YanG8j8i3iU60bpwH_XwTAB1oxM-mab_5YUgsqqlMayBYJI8g/s1600/gece-korkusu.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlaN_vg6GzCJAEtxhEd2rcxR4tRzT0sBLoElH08tK2YbVhIpbiLqaXnzUbCay-93Zq0kq8jNyXnZTOWQPuiqks3SqZf1YanG8j8i3iU60bpwH_XwTAB1oxM-mab_5YUgsqqlMayBYJI8g/s320/gece-korkusu.jpg" width="100" /></a></div>Gece Korkusu (Pavor Nokturnus) : Çocukluk çağında geceleri ortaya çıkan korku.<br /><br />Uyuyan çocuk birden bire huzursuzlaşır, bağırır, dehşey içinde ve sabit bakışlarla kalkarak yatakta oturur. Savunma hareketleri yapar ve çoğunlukla aile bireylerini tanımaz.Genellikle kısa süren bu nöbetlein ardından sakin bir uyku gelir; çocuk sabah uyanınca hiçbirşey anımsamaz. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Günümüzde Pavor Nokturnus çocuğun hayal gücünü etkileyebilen öyküler ve korku dolu sahneler gibi etkenlerden kaynaklanan heyecanlara bağlanmaktadır. Nöbetler ergenlik döneminde kaybolur.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: çocuklarda gece korkusu, çocuklarda geceleri oluşan panik korku, Çocuklarda Pavor Nokturnus, çocuklarda uykuda çığlık atma, gece korkusu, gece korkusu nedir, Pavor Nokturnus, Pavor Nokturnus Nedir, Gece Korkusu<br /></div>

Gece Korkusu

Gece Korkusu (Pavor Nokturnus) : Çocukluk çağında geceleri ortaya çıkan korku.Uyuyan çocuk birden bire huzursuzlaşır, bağırır, dehşey içinde ve sabit bakışlarla kalkarak yatakta oturur. Savunma hareketleri yapar ve çoğunlukla aile bireylerini tanımaz.Genellikle kısa süren bu nöbetlein ardından sakin…

Devamı »

Çocuklarda İdrar Kaçırma

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9IZHXA41Lkvy1IgBe3Ru1T7Wt9qNkxP26vyHE9skyjMGrdX2UrFwZH_mgui0OMZ7QH9mFQqC_LEiarkI4Stdvc1vATLWtWRS4djNntbK89WcxE4o1z_6ORhdya3njQLt1yBdUhmSTFfQ/s1600/gece-i%25C5%259Femesi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9IZHXA41Lkvy1IgBe3Ru1T7Wt9qNkxP26vyHE9skyjMGrdX2UrFwZH_mgui0OMZ7QH9mFQqC_LEiarkI4Stdvc1vATLWtWRS4djNntbK89WcxE4o1z_6ORhdya3njQLt1yBdUhmSTFfQ/s320/gece-i%25C5%259Femesi.jpg" width="100" /></a></div>Çocuklarda İdrar Kaçırma ( Enürezi) : Üç – Dört yaşından sonra devam eden istemsiz idrar kaçırma. Enürezi hemen her gece uykuda meydana gelir (gece işemesi). Çocuklarda seyrek olarak siyek, idrar kesesi kusurları ya da omurilik lezyonları gibiyapısal bir nedene bağlıdır. Daha sık olarak psikolojik streslere, uzun süren güçsüz bir hastalığa ya da aile ortamında uyumsuzluğa bağlı geçici bir durumdur. Bozukluk genellikle ergenlikle birlikte düzelir ve erişkin yaştayalnızca yapısal bozukluğu olan hastalarda görülür. Sara nöbetleri, omurilik lezyonları ya da ürogenital yapı bozuklukları enürezi nedeni olabilir.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: altını ıslatan çocuklar, altını ıslatma problemi, altını ıslatmak hastalıkmı, çocuklarda altını ıslatma, çocuklarda altını ıslatma problemi, çocuklarda gece altını islatma gece işemesi, çocuklarda gece işemesi, çocuklarda gece işemesi nedenleri, çocuklarda idrar kaçırma nedenleri, enürezi nedir, enürezi tedavisi, gece altını ıslatma, gece işemeleri, gece işemesi, gece yatağa işeme, idrar kaçırma, ünirezi nedenleri, Çocuklarda İdrar Kaçırma<br /></div>

Çocuklarda İdrar Kaçırma

Çocuklarda İdrar Kaçırma ( Enürezi) : Üç – Dört yaşından sonra devam eden istemsiz idrar kaçırma. Enürezi hemen her gece uykuda meydana gelir (gece işemesi). Çocuklarda seyrek olarak siyek, idrar kesesi kusurları ya da omurilik lezyonları gibiyapısal bir nedene bağlıdır. Daha sık olarak psikolojik …

Devamı »

Ms Hastalığı Tedavi Edilebiliyor

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiezHyg1IxzjGX_ZBoUFcF_dqjseVnvirS3ik9v_KsIU8Yv_6oZguj0y746nmEIerTnNro-MhJOJ-rFGYYlxeULfSappKodvybvl5ZpikY80IWkmVyZMnvVGN5cyp66_T34GS5X8JbpGSQ/s1600/Multiple-Skleroz.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiezHyg1IxzjGX_ZBoUFcF_dqjseVnvirS3ik9v_KsIU8Yv_6oZguj0y746nmEIerTnNro-MhJOJ-rFGYYlxeULfSappKodvybvl5ZpikY80IWkmVyZMnvVGN5cyp66_T34GS5X8JbpGSQ/s320/Multiple-Skleroz.jpg" width="100" /></a></div>Bugün Hürriyet de yayınlanan habere göre Multiple Skleroz (MS) hastalarını büyük bir müjde bekliyor.<br />MS hastalarında yüzde 70 iyileşme sağlandı<br /><br />Dünyada ilk kez Multiple Skleroz (MS) gibi otoimmun hastalıkların kemik iliği kaynaklı kök hücrelerle tedavi edilebileceğini kanıtlayan Chicago Northwestern Üniversitesinden , “Hastalar, tedaviden sonra, hiçbir ilaca ya da desteğe gereksinim duymuyor, sağlıklı bir insan gibi yaşıyor” dedi.<br /><br />Sapanca’da düzenlenen 1. Kök Hücre Araştırmaları Kongresi’ne katılan Prof Dr. Burt, MS’in kök hücre uygulamasıyla tedavisindeki son çalışmaları hakkında bilgi verdi. Burt,MS’in, otoimmun hastalık olarak adlandırıldığını, hastanın kendi bağışıklık sistemine ait hücrelerin, bilinmeyen bir nedenle kişinin kendi hücrelerine saldırdığını söyledi.<br /><br />Prof. Dr. Burt, kök hücre uygulaması konusunda 10 yıldır çalıştığını, hastalığı kök hücreleriyle tedavi edilebilmek için önce hayvanlarda daha sonra da birçok hastada bunu denediğini ifade ederek, şöyle konuştu:<br />“Bugüne kadar felçli durumdaki 200′den fazla MS hastası, kök hücre yöntemiyle tedavi edildi. Hastalar, tedaviden sonra, hiçbir ilaca ya da desteğe gereksinim duymuyor, sağlıklı bir insan gibi yaşıyor. Tedavide yüzde 60-70 gibi bir başarı sağladık. Yaptığımız iş, bilgisayarı resetlemek gibi bir şey. Önce hastanın kemik iliğinden kök hücre alınıyor, sonra bağışıklık sistemi tamamen yok ediliyor. Ardından da alınan kök hücre yeniden hastaya enjekte ediliyor. Böylece hastanın bağışıklık sistemi yeniden oluşturuluyor. Hasta, 20 gün hastanede kalıyor, sonra tamamen özgür oluyor. Tedavinin önümüzdeki süreçte çok daha etkili olacağına inanıyorum. Dünyanın dört bir tarafından gelen hasta var. Onların iyiye gittiğini görmek, umut verici. İlaç ve kortizon kullanmak zorunda kalan birçok hastam iyileşti. Amerika, Paris ve Brezilya’da çalışmalarımız devam ediyor.”<br /><br />“TEDAVİDE MORAL ÇOK ÖNEMLİ, HER ŞEY HASTAYA BAĞLI”<br /><br />Prof. Dr. Burt, tedavinin, araştırmalar karşılığında yapıldığını vurgulayarak, “Tedavi, şimdilik ücretsiz, yani gönüllü olmak yeterli, tabii tedaviye uygun hasta tipine uymak şartıyla. Bu şartlar nedir? MS hastası, sürekli atak geçiriyorsa, sinir sistemi çökmüş ve tekerlekli sandalyeye mahkum kaldıysa kök hücre tedavisini uyguluyoruz” dedi.<br /><br />MS’te çeşitli ilaçlar ve tedaviler uygulandığını, ancak bu yöntemlerin sadece hastalığın belirtilerini azalttığını, ama eskiye doğru çeviremediğini dile getiren Burt, ayrıca bu ilaçların ömür boyu alınması gerektiğini söyledi.<br /><br />Porf. Dr. Burt, ilaçların alınmasının engellilik halini yavaşlatsa da ortadan kaldırmadığını, kök hücre tedavisinin ise hastalığı yok ettiğini, yani hastayı iyileştirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:<br />“Bazı hastalarımızda tedavi uygulanmasının üzerinden 6-7 yıllık bir süre geçti, herhangi bir lezyon oluşumu yok. MR’larına bakıldığında temiz olduğunu görüyoruz. Hastaların yüzde 30′unda hastalığın tekrarı gözlemlenirken, yüzde 70′nde görülmüyor. MS’te kime yardım edebileceğimizi biliyoruz. MS hastalarının yüzde 90′ı hafif nöbetleri olan hastalardır. Yüzde 10′u ise ilerleyici olan hastalardır. Bu yüzde 90 içerisine giren grupta kök hücre uygulaması yapmıyoruz. Çünkü onlar, nöbetlere rağmen normal yaşantılarını sürdürüyorlar. Bu grup içerisinde belirli bir hasta ise daha sonra ilerleyici aşamaya geçiyor, hastalığı kötüleşiyor. İşte biz o aşamada kök hücre tedavisi yapıyoruz.”<br /><br />Por. Dr. Burt, MS’te erken tanı ve tedavinin önemli bir faktör olduğunu belirterek, moralin de çok büyük önem taşıdığını, her şeyin hastaya bağlı olduğunu söyledi.<br /><br />TEKERLEKLİ SANDALYEDEN SONRA TEKRAR YÜRÜYEN, BASKETBOL OYNAYAN HASTALAR VAR<br /><br />MS hastalarının geleceklerini bilememenin verdiği stresle büyük bir depresyon içinde olduklarını vurgulayan Burt, “Başka bir hastam, 20′li yaşlarda MS’e yakalanmış, 3 yılık bir tedavi gördükten sonra 23 yaşında tamamen eski haline döndü. Bir başka hasta, çok zor adım atarken koşmaya başladı. Tedaviye genç yaşta başlanması, yani 35 yaş ve altı daha iyi. Amerika’da 10 bin kişiden birinde MS görülüyor. Kadın erkek arasında eşit görülen bir hastalık ve genetik değil” diye konuştu.<br /><br />Standart tedaviyle, kendi uyguladıkları kök hücre naklini karşılaştırmalı olarak incelediklerini belirten Burt, kök hücre tedavisinden sonra hastanın kötüleşmeyeceğini bilmesinin, stresi ve depresyonu otomatik olarak yok ettiğini kaydetti.<br /><br />Prof Dr. Burt, tedavinin doğru hastaya uygulandığı zaman çok anlamlı derecede yaşam kalitesini arttırdığına dikkati çekerek, kök hücre konusunda araştırmaların devam ettiğini, yakın zamanda daha da iyi sonuçlar elde edilebileceğini ifade etti.<br /><br />“MS HASTALARININ ÜÇTE İKİSİ 20-40 YAŞ ARASINDA”<br /><br />Prof. Dr. Burt, MS’e yakalanma riskinin yaşlandıkça azaldığını belirterek, “Hastaların üçte ikisi 20-40 yaş arasında iken üçte biri 40 yaş üstü ya da 20 yaş altındadır. 55 yaşın üzerinde risk belirgin olarak azalmaktadır”dedi.<br /><br />MS’in kişiden kişiye değişken belirti ve bulgularla başladığına dikkati çeken Burt, belirtilerin hastalığın başlangıç döneminde kendiliğinden düzelebilmesinin hastaların hekime başvurması ve tanı almasını geciktirebildiğini söyledi.<br /><br />Por Dr. Burt, hastalarda gövde, yüz, kol ve bacaklarda uyuşukluk, karıncalanma, güçsüzlük, baş dönmesi, dengesizlik, beceriksizlik, idrar kaçırma ya da idrar yapamama, bellek sorunları, cinsel işlev, konuşma, görme ve uyku bozuklukları gibi durumların gözlendiğini belirterek, “MS’de, yorgunluk, halsizlik, uyuşmalar, elektriklenmeler gibi belirtiler gün içerisinde aralıklarla olabileceği gibi günlerce, haftalarca da sürebilmektedir. Belirti ve bulguların 24 saatten uzun sürdüğü dönemler ‘atak dönemi’ olarak tanımlanır. Hastalığın her kişide farklı şekillerde ortaya çıkması, seyrinin ya da tedaviye yanıtların kişiden kişiye farklılıklar göstermesi MS’in çok farklı yüzünün olmasındandır. MS’in tanısında hastada ortaya çıkan belirtileri çok iyi tespit etmek gerekir bu nedenle beyin ve omuriliğin MR görüntülemeyle değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Kimi olgularda kesin tanı için beyin omurilik sıvısının incelenmesi, kan testleri ve elektrofizyolojik çalışmalar gerekebilir” diye konuştu.<br /><br />Türkiye’de de kök hücre tedavi protokolünün uygulanabilirliği konusunda iş birliği yapacaklarını belirten Burt, “Belki bir yıl boyunca genç Türk doktorlar gelip, bizimle kalabilir ve hastaları değerlendirebilir. Örneğin Singapurlu bir hekim bir yıl bizimle çalıştı ardından ülkesine dönerek, benzer çalışmalar yaptı” dedi.<br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: Kök Hücre ile Multiple Skleroz Tedavisi, ms hastalığı, ms hastalığı belirtileri, ms hastalığı nedir, ms hastalığı tedavisi, ms hastalığı tedavisi mümkün, Multiple Skleroz, Multiple Skleroz Hastalığı, Multiple Skleroz Kökhücre Tedavisi, Multiple Skleroz nedir, Multiple Skleroz tedavisi, Multiple Skleroz Tedavisi Mümkün, Ms Hastalığı Tedavi Edilebiliyor</div>

Ms Hastalığı Tedavi Edilebiliyor

Bugün Hürriyet de yayınlanan habere göre Multiple Skleroz (MS) hastalarını büyük bir müjde bekliyor.MS hastalarında yüzde 70 iyileşme sağlandıDünyada ilk kez Multiple Skleroz (MS) gibi otoimmun hastalıkların kemik iliği kaynaklı kök hücrelerle tedavi edilebileceğini kanıtlayan Chicago Northwestern Ü…

Devamı »