Faydalı Sağlık Bilgileri #09

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-ZC22EH5MXDM/UDDBL9Ur3aI/AAAAAAAAADw/Lg5gCmFYbvI/s1600/doktor.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="292" src="http://1.bp.blogspot.com/-ZC22EH5MXDM/UDDBL9Ur3aI/AAAAAAAAADw/Lg5gCmFYbvI/s320/doktor.gif" width="289" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Çocuğunuzun okul başarısı düşüyorsa, nedeni işitmesinin azalması olabilir. Son yıllarda orta kulakta sıvı birikmesine “efüzyonlu otit” sıkça rastlıyoruz. Bu durumun belirlenerek zamanında tedavi edilmesi çocuğu kronik kulak hastalıklarından korumaktadır</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Diş eti hastalığı kalp ve solunum yolu hastaları için bir risk faktörüdür.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Erkekte infertilitenin tedavi edilebilir en sık nedeni varikosel hastalığıdır ve çocuk sahibi olmak isteyen erkekler üroloji uzmanına başvurmalıdır.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Vücudunuzdaki değişikliklerden haberdar olun ve ihmal etmeyin: Böylece bir kanser erkenden farkına varılarak başarıyla tedavi edilebilecektir.    </span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Burun tıkanıklığı, hapşırma, burun-geniz akıntısı ve damak-geniz kaşıntısı gibi belirtilerinizin nedeni sıklıkla alerjik nezledir. Burnun “kendini temizleme mekanizmasını” (siliyer aktivite) yeniden canlandırmak alerjik nezlenin kontrolüne olanak sağlar.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Biberon çürüklerini önlemek için, süt ya da meyve suyu dolu biberonu çocuğunuzun ağzında yatağa bırakmayın.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">    </span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Bayanlar; İdrar kaçırmak tedavisi olan bir hastalıktır.    </span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Emzik ve biberon kullanımı çocuklarda orta kulak enfeksiyonlarına yatkınlık yaratır.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Tekrarlayan boğaz ve akciğer sorunlarınızın nedeni burun ve sinüslere bağlı olabilir. Burun günde alınan 20000 litre solunum havasını filtre eder, temizler. Burun tüm solunum yollarının başıdır!</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Yemekten hemen sonra diş fırçalamak, asit saldırısı nedeniyle diş minesini aşındırabilir. </span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Menopozda doktora danışmadan tek başına östrojen hormonu almayın.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Her burun tıkanıklığının nedeni burun eğriliği (deviasyon) olmayabiilir. Her burun eğriliği de ameliyat gerektirmeyebilir. Burun solunumunu sağlamanın daha konforlu yolları vardır. </span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Bayanlar; eviniz dışında idrarınızı yapmamak için kendinizi zorlamayın. İdrarı sürekli geciktirmek de hastalıklara neden olabilir.    </span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Yaşamdaki bazı hastalıkların işaret ve belirtileri ağızda başlar, hastalığınızın erken teşhisi için düzenli diş hekimi muayenenizi aksatmayın.</span></span><br /><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Bademciklerin sadece büyük olması, bademcik ameliyatlarının az bir bölümünün nedenidir.Bademcik ameliyatı kararı alabilmek için hastanın belirli bir süre takip edilmesi,ameliyat olmanın mı,yoksa olmamanın mı faydasının daha fazla olacağı belirlenmelidir.</span></span></div>

Faydalı Sağlık Bilgileri #09

Çocuğunuzun okul başarısı düşüyorsa, nedeni işitmesinin azalması olabilir. Son yıllarda orta kulakta sıvı birikmesine “efüzyonlu otit” sıkça rastlıyoruz. Bu durumun belirlenerek zamanında tedavi edilmesi çocuğu kronik kulak hastalıklarından korumaktadırDiş eti hastalığı kalp ve solunum yolu hastalar…

Devamı »

Faydalı Sağlık Bilgileri #08

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-ZC22EH5MXDM/UDDBL9Ur3aI/AAAAAAAAADw/Lg5gCmFYbvI/s1600/doktor.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="292" src="http://1.bp.blogspot.com/-ZC22EH5MXDM/UDDBL9Ur3aI/AAAAAAAAADw/Lg5gCmFYbvI/s320/doktor.gif" width="289" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Tatlı yedikten sonra süt, ayran içmek ve peynir yemek, şekerin ve ortaya çıkan asidin zararlı etkilerini önler , Ph seviyesini kontrol ettiğinden dişler için koruyucu kalkan oluşturur.</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br />Ayda bir kez yapacağınız 'kendi kendine ben muayenesi' olası cilt kanserlerinin erken tanı ve tedavisini sağlayacaktır.<br /><br />Light sigaralar diğer sigaralardan daha az zararlı değildir.<br /><br />Tükürüğünüzü fazlalaştırıp ağız ve diş sağlınıza fayda sağlamak için günde 8 bardak su için , yüksek lifli gıdalar tüketin.    <br /><br />Sürekli geniz akıntısı sinüzit hastalığının habercisi olabilir. Kulak burun boğaz alanında endoskopik teknikler sayesinde sinüs kanallarını gözleyebiliyor ve gerekli tedaviyi yapabiliyoruz.<br /><br />Ailenizde ki bireylerde, meme, yumurtalık ve kalın barsak kanseri sık ise ailesel kanser türlerine karşı genetik test yaptırın.    <br /><br />Özellikle 50 yaşından sonra idrarda kan görmek çok ciddi hastalıkların belirtisi olabilir. Böyle bir durumda lütfen üroloji uzmanınıza başvurun.<br /><br />Sigarayı bırakırken spor yapın, bol su için. Böylece sigara isteğiniz kısmen de olsa azalacaktır.<br /><br />Protez yapıştırıcıları kısa süreli kullanımlar içindir. Kötü bir protezin kullanım rahatsızlığında geçici bir çözüm sağlamaktadır. Eğer proteziniz oturmuyorsa diş hekiminizi arayınız.    <br /><br />Dengeli beslenme için kavurma ve kırmızı et öğle öğününde tüketilmeli, akşam öğününde ise sebze, kuru baklagil gibi posa içeriği yüksek yemeklerin tüketilmesi sağlıklı tercihtir.    <br /><br />1 yaşına kadar çocuğun diyetinde tuz, baharat, salça, şarküteri ürünleri olmamalıdır.    <br /><br />Diş eti hastalığı kalp ve solunum yolu hastaları için bir risk faktörüdür.    <br /><br />Hamilelikte sigara içilmesi düşüğe, erken doğuma, bebeğin küçük doğmasına neden olabilir. Bu bebeklerde ileride astım ve allerjik rahatsızlıkların gelişme olasılığı artar.    <br /><br />Çocuklarınızın tüm aşılarının 4-6 yaş arasında tekrarlanması gerektiğini biliyor musunuz?<br /><br />Çocuklarınızı cep telefonlarının açık olduğu odalarda uyutmayın. Evdeki telsiz telefonların sabit cihazlarını yatak odalarında bulundurmayın. </span></span></div>

Faydalı Sağlık Bilgileri #08

Tatlı yedikten sonra süt, ayran içmek ve peynir yemek, şekerin ve ortaya çıkan asidin zararlı etkilerini önler , Ph seviyesini kontrol ettiğinden dişler için koruyucu kalkan oluşturur.Ayda bir kez yapacağınız 'kendi kendine ben muayenesi' olası cilt kanserlerinin erken tanı ve tedavisini sağlayacakt…

Devamı »

Alzheimer Riskinizi Ölçün

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-r8L_ENSjlig/UGfwV6I4kxI/AAAAAAAAAjo/UYaXZr4Qh1Y/s1600/alzaymir.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="alzaymir" border="0" height="284" src="http://1.bp.blogspot.com/-r8L_ENSjlig/UGfwV6I4kxI/AAAAAAAAAjo/UYaXZr4Qh1Y/s320/alzaymir.jpg" title="alzheimer" width="320" /></a></div><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><strong>Son zamanlarda önemsemediğiniz unutkanlık problemleriniz oluyor, zaman ve yer kavramı ile ilgili karmaşıklıklar yaşıyor ya da konuşurken kelime bulmakta zorlanıyorsanız Alzheimer riski ile karşı karşıya olabilirsiniz. Ölümle sonuçlanabilen ciddi tablolara kadar giden Alzheimer hastalığı, erken teşhis ve bilinçli bir yaklaşım sayesinde yavaşlatılabiliyor. Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş, “21 Eylül Dünya Alzheimer Günü” öncesi hastalığın 10 belirtisini sıraladı ve konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.</strong></span></span><br /><a name='more'></a><br /><h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Günlük yaşamınızı altüst edebilir</span></span></h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer hastalığı, hafıza, düşünce ve davranış problemlerine neden olan bir bunama çeşididir. Problemler genellikle yavaş bir şekilde belirir, zamanla ilerler ve günlük faaliyetleri etkileyecek kadar kötüleşebilir. Alzheimer hastalığı, bunamanın en yaygın formudur ve tüm bunama vakalarının %50-80’i Alzheimer hastalığına bağlıdır.</span></span><br /><h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer bir yaşlı hastalığı değildir</span></span></h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer, hastaların büyük bir çoğunluğu 65 yaş üzerinde olsa da, yaşlanmanın sonucunda olan bir rahatsızlık olarak tanımlanmaz. Bu hastalığa yakalanan kişilerin %5’i 40-50 yaş civarındadır. Bu gruptakiler “Erken başlangıçlı Alzheimer hastası” olarak adlandırılır. Alzheimer hastalığı, ilerleyicidir ve zamanla kötüleşir. ABD’de 6. büyük ölüm nedenidir.</span></span><br /><h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Hastalığın seyri yavaşlatılabiliyor</span></span></h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer, tedavi edilebilen bir hastalık olmamasına rağmen yakınmaların ve problemlerin tedavisi yapılabilir. Günümüzde uygulanan tedaviler hastalığın ilerlemesini durduramasa da, bu seyir geçici olarak yavaşlatabilir ve hastanın hayat kalitesi artırılabilir.</span></span><br /><h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Risk faktörlerine dikkat!</span></span></h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer hastalığıyla ilgili ilerleyen yaş, aile öyküsü ve genetik yatkınlık gibi değiştirilemeyen etkenler vardır. Hastalık, 65 yaşından sonra sıklaşır ve her 5 yılda bir oran ikiye katlanır. 85 yaşından sonra neredeyse %50 sıklığa ulaşır. Diğer bir risk faktörü, ailede bir veya birden fazla Alzheimer hastasının olmasıdır. Bugün Alzheimer hastalığının genler ve diğer risk faktörleri arasındaki karmaşık etkileşimler sonucunda olduğuna inanılmaktadır. Kafa travmaları ile Alzheimer hastalığı arasında paralellik bulunmuştur. Ayrıca kalp sağlığının da Alzheimer hastalığı ile yakın ilgisi vardır. Kalbin pompaladığı kanın %20-25’i beyin tarafından kullanılır. Kalp ve damar sağlığını etkileyen yüksek tansiyon, kalp hastalığı, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol seviyeleri de bu açıdan önem kazanmaktadır.</span></span><br /><h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Sağlıkla yaşlanarak Alzheimer riskinden korunun</span></span></h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer tehlikesine karşı sağlıklı bir yaşam biçimini benimsemiş olmak çok önemlidir. Vücut ağırlığını korumak, sigara ve aşırı alkolden kaçınmak gerekir. Sosyal topluluklara katılmak, çevreye ilgili kalabilmek, vücuda ve akla egzersiz yaptırmak da Alzheimer hastalığı için önerilen yöntemlerdir.</span></span><br /><h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Alzheimer riskinizi ölçün</span></span></h2><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Yaşam kalitenizi düşürüp, sağlığınız açısından ciddi boyutlara varabilecek bu hastalıktan korunmak için günlük yaşamınızda beyin kaynaklı bazı uyarılara dikkat etmenizde fayda vardır. Bunlar;</span></span><br /><ul class="strelka"><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Günlük hayatı etkilemeye başlayan unutkanlık,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Plan yapma ve problem çözmede sorunlar yaşanması,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Daha önce bilinen ve yapılan işleri yapmada zorlanma,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Zaman ve yer ile ilgili karışıklıklar,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Görüntüleri anlamada ve birbiriyle ilişkilendirmede zorluklar yaşanması,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Konuşma ve yazmada kelime bulma zorlukları</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Eşyaları yanlış yerleştirme,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Karar vermede güçlük yaşama,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Sosyal faaliyet ve yükümlülüklerden uzaklaşma,</span></span></li><li><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Kişilik değişiklikleri olarak sıralanmaktadır.</span></span></li></ul><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Bu bulguları fark eden hasta veya hasta yakınları, Alzheimer yönünden bilinçli olmalı ve hasta mutlaka bir nöroloji uzmanına muayene olmalıdır.</span></span>

Alzheimer Riskinizi Ölçün

Son zamanlarda önemsemediğiniz unutkanlık problemleriniz oluyor, zaman ve yer kavramı ile ilgili karmaşıklıklar yaşıyor ya da konuşurken kelime bulmakta zorlanıyorsanız Alzheimer riski ile karşı karşıya olabilirsiniz. Ölümle sonuçlanabilen ciddi tablolara kadar giden Alzheimer hastalığı, erken t…

Devamı »

Bu Besinler Soğuk Algınlığına Birebir

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-TNWBgTYDy4I/UGVT20GENxI/AAAAAAAAAi4/3YTrM5CQhQk/s1600/soguk_alginligi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="soguk_alginligi" border="0" height="264" src="http://1.bp.blogspot.com/-TNWBgTYDy4I/UGVT20GENxI/AAAAAAAAAi4/3YTrM5CQhQk/s320/soguk_alginligi.jpg" title="soguk-alginligi" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;"><strong>Serin havaların kendini hissettirmeye başladığı şu günlerde soğuk algınlığı, grip, bronşit gibi hastalıklar da kapımızı çalmaya başladı. Sonbaharı sağlıklı geçirebilmek için bağışıklık sistemimizi güçlendirmek büyük önem taşıyor. Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme ile birlikte antioksidanlardan zengin besinlerin tüketilmesi yer alıyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Merve Yüksek, hastalıklardan korunmak için sağlıklı beslenme önerilerini sıraladı.</strong></span></span><br /><a name='more'></a><span style="font-size: large;"><strong> </strong></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Antioksidan vitaminler yönünden zengin besinler tüketilmeli</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Önemli antioksidanlardan biri olan C vitamini, vücuttan zararlı maddelerin atılmasında ve savunma sisteminin güçlendirilmesinde önemli bir role sahiptir. Bu vitamin; yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda bulunmaktadır. C vitamini kaybını önlemek için salata ve meyve sularını tüketmeden hemen önce hazırlamalı ve limonu salatayı tüketeceğiniz zaman eklemeyi unutmamalısınız.</span></span><br /><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Bir diğer önemli antioksidan olan E vitamininin en zengin kaynakları; fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ile tahin gibi besinlerdir.</span></span><br /><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Anti-enfeksiyon vitamin olarak da bilinen A vitamini de güçlü bir antioksidandır. Yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze-meyvelerde bulunur.</span></span><br /><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;"><strong> </strong></span></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Balık, zeytinyağı ve ceviz bağışıklık sisteminizi güçlendirir</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Omega 3 yağ asitlerini içeren balık, balık yağı, fındık ve ceviz ile omega 9 içerikli zeytinyağı, fındık yağı gibi sıvı yağlar bağışıklık sistemini olumlu etkilerler. Haftada 2-3 kez balık, 6-7 fındık, 2-3 ceviz tüketilmesi, zeytinyağlı salata ve sebze yemeklerinin her gün düzenli yenmesi bu faydalı yağ asitleri ile antioksidan vitaminlerden yararlanmanızı sağlayacaktır.</span></span><br /><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;"><strong> </strong></span></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Enfeksiyona karşı çinko</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Çinko eksikliği enfeksiyonlara karşı zayıflığı da beraberinde getirmektedir. Çinko kaynakları kırmızı et ve kabuklu deniz ürünleri ile karaciğer gibi hayvansal kaynaklı besinler, fındık, ceviz, fıstık gibi kuruyemişler, süt, peynir ve kuru baklagillerdir. Haftada 2-3 kez kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri sofranızda bulundurmanızda fayda vardır.</span></span><br /><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-XvBpDrH8mwM/UGVT_lQPUyI/AAAAAAAAAjA/24x0IsoEl3s/s1600/soguk-alginligi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="273" src="http://1.bp.blogspot.com/-XvBpDrH8mwM/UGVT_lQPUyI/AAAAAAAAAjA/24x0IsoEl3s/s320/soguk-alginligi.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;"><strong> </strong></span></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Yoğurt ve kefir koruyucu kalkan etkisi yapıyor</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Probiyotik ve prebiyotikler bağırsak florasını güçlendirerek mide-bağırsak enfeksiyonlarına karşı direnç oluşturulmasını sağlar. Yoğurt ise içerdiği laktik asit ile mikroplara karşı koruma sağlar. Öğünlerinizde mutlaka düzenli olarak yoğurt, ayran veya kefir olmalıdır.</span></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Lifli besinlere ağırlık verilmeli</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Sonbaharın gelmesiyle beraber fiziksel aktivite de azalmaktadır ve bunun sonucunda kabızlık sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle sonbahar ve kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinden biri olan kuru baklagillerin, esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna gibi tahılların ve özellikle C vitamini açısından zengin sebze ve meyvelerin tüketimine ağırlık verilmelidir.</span></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Günde 10-12 bardak su için</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Sıvı tüketimi vücudumuz için çok önemlidir. Sıvı eksikliğinde tüm metabolizmanızda dengesizlikler ortaya çıkmakta, hastalık halinde iyileşme gecikmektedir. Günde 10 - 12 bardak su içmeli, daha yüksek sıvı kayıplarında (ateş, ishal gibi) bu kayıplar karşılanarak, sıvı dengesi sağlanmalıdır.</span></span><br /><h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Soğuk algınlığına yakalanınca…</span></span></h2><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: large;">Çay ve kahve yerine kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi bitki çayları tüketilmelidir. Bunların vücudumuzda etkilerini tam olarak gösterebilmesi için, tüketeceğiniz bitkilerin mutlaka doğal kurutulmuş olmasına ve çay haline getirirken de demlenme sürelerine özen göstermek gerekmektedir. C vitaminini yüksek miktarda içerenler başta olmak üzere, her öğünde düzenli olarak sebze ve meyve tüketilmelidir. Çorba gibi sıvı ağırlıklı besinler tercih edilerek, vücuttan toksik maddelerin uzaklaştırılması sıvı tüketimine özen gösterilmelidir.</span></span>

Bu Besinler Soğuk Algınlığına Birebir

Serin havaların kendini hissettirmeye başladığı şu günlerde soğuk algınlığı, grip, bronşit gibi hastalıklar da kapımızı çalmaya başladı. Sonbaharı sağlıklı geçirebilmek için bağışıklık sistemimizi güçlendirmek büyük önem taşıyor. Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli …

Devamı »

Buharla Temizlik Dünyası

<div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Daha iyi, daha hızlı, daha kolay!</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Arçelik Buharika ile kimyasal madde kullanmadan hijyenik temizlik, deodorizasyon</span></span></div><div style="text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-4-dWWoH3TwQ/UGMav6ruzxI/AAAAAAAAAe4/ofPhvfaIFw8/s1600/img1-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="arcelik_buharika" border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-4-dWWoH3TwQ/UGMav6ruzxI/AAAAAAAAAe4/ofPhvfaIFw8/s1600/img1-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" title="arcelik-buharika" /></a></div><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><b>Zemin, Döşemeler, Camlar ve Perdeler</b></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-KVHwiWeABAA/UGMbHyNkA2I/AAAAAAAAAfI/b3WHy6kePc8/s1600/img2-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-KVHwiWeABAA/UGMbHyNkA2I/AAAAAAAAAfI/b3WHy6kePc8/s200/img2-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" width="145" /></a><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Cihazla birlikte verilen mikrofiber havluyu silici veya üçgen fırçaya takarak, seramik, taş, laminat, parke, halı, kilim, koltuk ve kanepe yüzeylerini buhar gücü ile herhangi bir temizlik maddesi kullanmadan hijyenik olarak temizler ve onları adeta yenilersiniz. Mikrofiber havlu, ipek elyafın onda biri inceliğinde özel bir elyafla  üretilmiş olup, toz ve kirleri adeta üzerine çeker, temizler, silerken onları geri bırakmaz. Camlar,  önce  cam silicisi  ile buhar  verilip,  sonra yukarıdan aşağıya çekilerek en kolay ve en iyi şekilde temizlenir. Perdeler asılı oldukları yerde,  cam silicisi ile buhar verilerek ütülenebilir.</span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Tekstil ürünlerinin temizliğinde tercihinizi özel havlulu aksesuarlardan yana kullanın; direkt buhar uçlarını kullanmamaya özen gösterin.</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><b>Bebek ve Çocuk Odaları</b></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-tqcRAvRkGuw/UGMbLlVU6qI/AAAAAAAAAfQ/5PLCWrmqROw/s1600/img3-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="137" src="http://1.bp.blogspot.com/-tqcRAvRkGuw/UGMbLlVU6qI/AAAAAAAAAfQ/5PLCWrmqROw/s200/img3-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" width="200" /></a><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Buharla temizlik, bebek ve çocuk odaları için daha da önem kazanmaktadır. Mama sandalyesi, mama kapları, biberon, oyuncaklar, ayakkabı tabanları ve daha birçok malzeme, püskürtücüler ve fırçalar yardımı ile, herhangi bir kimyasal temizleyiciye gerek olmaksızın temizlenir. 100 °C’nin üzerindeki buhar sıcaklığı ile gerçek hijyenik temizlik sağlanır.</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><b>Mutfak, Banyo</b></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">   </span></span></div><div style="text-align: left;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-MNpUE06FLc0/UGMbPgveXsI/AAAAAAAAAfY/-hxKwR1nEKo/s1600/img4-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="188" src="http://2.bp.blogspot.com/-MNpUE06FLc0/UGMbPgveXsI/AAAAAAAAAfY/-hxKwR1nEKo/s200/img4-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" width="200" /></a><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Mutfak, banyo temizliğinde püskürtücüler ve fırça kullanılır. Bu aksesuarlarla temizlenecek yüzeye sıcak buhar püskürtülür ve yapışmış, yerleşmiş kirler, yağlar kabartılır, daha sonra kuru bir bezle silinir veya su ile yıkanır. Bu işlem sırasında mikroorganizmalar da çok büyük oranda ölür, sinmiş kokular yok olur.</span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Banyo ve mutfak duvar fayansları cam silicisi ile temizlenir. Fayanslar buhar gücü ile pırıl pırıl olurken, koku, kir ve mikroorganizmalardan da arındırılır.</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><b>Otomobil, Bisiklet</b></span></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: left;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-h8ij6vVzvLc/UGMa65N2cPI/AAAAAAAAAfA/bEQqvBKk3uY/s1600/img5-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="135" src="http://3.bp.blogspot.com/-h8ij6vVzvLc/UGMa65N2cPI/AAAAAAAAAfA/bEQqvBKk3uY/s200/img5-be39892f-5dfe-4ddf-b7c8-e2e7998be817.jpg" width="200" /></a><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Buharlı temizleyiciyi ev dışında da birçok alanda kullanabilirsiniz. Otomobilinizin motoru, jantları, koltukları, bisikletiniz, buhar gücü ile çok kolay temizlenir. Koltukları üçgen fırça ve havlu ile, diğer bölümleri uygun aksesuarlarla buhar püskürterek, kuru bir bezle temizleyiniz.</span></span></div><br /><br /><br /><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><b>Buharı daha birçok alanda kullanabilirsiniz.</b></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Panjurlar, jaluziler, havuz kenarları, seramik derzleri, mücevherlerin temizliği ve daha pek çok alanda buharla temizlik yapılabilir. Çiçeklerinizin yapraklarını da uzaktan buhar tutarak temizleyebilir, tazeleyebilirsiniz.</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Detaylı bilgi için; http://www.arcelik.com.tr/ev-aletleri-buharli-temizleyici.html</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">• 444 0 888</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">• Arçelik Yetkili Satıcıları</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">• arcelik.com.tr /onlinesatis</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: inherit;">Bir bumads advertorial içeriğidir.</span></span><script type="text/javascript">ad_client = '33dc411d-8f5f-4633-9638-1839b3f116c5';ad_offer ='363';</script><script src="http://sayac.bumads.com.tr/showads.js" type="text/javascript"></script></div>

Buharla Temizlik Dünyası

Daha iyi, daha hızlı, daha kolay!Arçelik Buharika ile kimyasal madde kullanmadan hijyenik temizlik, deodorizasyonZemin, Döşemeler, Camlar ve PerdelerCihazla birlikte verilen mikrofiber havluyu silici veya üçgen fırçaya takarak, seramik, taş, laminat, parke, halı, kilim, koltuk ve kanepe yüzeylerini …

Devamı »

Diş Çürümesini Önleme

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5Ux5SssoGmTOfylyR6KqQfOB3SBrNA9T0b8qsaa5fv-t7SN2ZISJAtQDdUwcro0lNGeGwdeA8bfFv9oJeYG4XiHKlhV56vhi-Bj5QRsIcZvI02kmLHbcwmC5lpdg05J_kBkX4vIs2yNk/s1600/discurugu.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="100" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5Ux5SssoGmTOfylyR6KqQfOB3SBrNA9T0b8qsaa5fv-t7SN2ZISJAtQDdUwcro0lNGeGwdeA8bfFv9oJeYG4XiHKlhV56vhi-Bj5QRsIcZvI02kmLHbcwmC5lpdg05J_kBkX4vIs2yNk/s320/discurugu.jpg" width="120" /></a></div>Kişiler, günlük yaşam tarzlarına biraz dikkat edip ve farkında olmadan yaptıkları basit hatalardan uzaklaşarak daha <b>sağlıklı dişlere</b> sahip olabilirler. <br />Gün boyu kahve, çay, kola gibi içecekleri tüketmek ve aperatif gıdalar atıştırmak, ağızda asit salgılayan bakterileri sürekli uyararak <b>dişlerin çürümesine</b> neden olur. Sigara içmek, ağız kokusuna, dişlerde plak birikimine hatta ağız kanserine kadar birçok hastalığa sebep olabilir. Ayrıca çay, kahve ve sigara vücutta sıvı kaybına yol açar ve bu durum ağız kuruluğuna neden olur. Çay, kahve gibi içecekler makul düzeyde ve şekersiz tüketilmesinde yarar vardır. <br /><b>Düzenli fırçalamak şart!</b><br />Ağız ve diş sağlığınız için yapmanız gereken <b>en önemli bakım</b> işlemi ise, dişlerinizi düzenli olarak fırçalamaktır. Dişler günde en az iki uygun metotla fırçalanmalıdır. Diş fırçası üç aylık aralıklarla yenilenmeli, dişler fırçalanırken fırça kuru olmalıdır. Sadece diş fırçalamak ağız temizliğinde tek başına yeterli değildir. Diş fırçasının ulaşamadığı diş araları, <b>diş ipi</b> kullanarak temizlenmelidir. Gargaralar ile ağız çalkalanmalıdır. Gün içinde tatlı, kek, çikolata gibi gıdaları yeme alışkanlığından vazgeçilmelidir. Bu tür yiyecekler ana öğünler içerisinde tüketilmelidir.<br /><br /><b>Yemekten sonra bir parça peynir..</b><br />Yemek yedikten sonra dişleri fırçalamak eğer mümkün değilse su veya süt içilmeli ya da bir parça peynir yenilmelidir. Yemek sonrası içilen bir bardak su, yemek parçalarını ağızdan uzaklaştırır ve ağızdaki asidik ortamı dengeler. Ayrıca süt içmek ve peynir yemek dişte kalsiyum oluşumunu artırır.<br />Şekerli sakız ve yapışkanlı tatlılardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Yenildiği takdirde ise dişler fırçalanmalı veya su içilmelidir. Şekersiz sakız çiğnemek tükürük miktarında artış sağladığı için tavsiye edilir. Meyve ve sebzelerin içeriğindeki vitaminleri dişetleri için çok yararlıdır. Ayrıca elma, havuç gibi sert meyve ve sebzelerin ısırılarak tüketilmesi, özellikle ön dişlerin doğal temizliğini de sağlar.<br /><br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: Diş Çürüğü,Dişin Çürümesi,Diş Çürüğünü Önlemek,Diş Çürüklerini Önleme</div>

Diş Çürümesini Önleme

Kişiler, günlük yaşam tarzlarına biraz dikkat edip ve farkında olmadan yaptıkları basit hatalardan uzaklaşarak daha sağlıklı dişlere sahip olabilirler. Gün boyu kahve, çay, kola gibi içecekleri tüketmek ve aperatif gıdalar atıştırmak, ağızda asit salgılayan bakterileri sürekli uyararak dişlerin çür…

Devamı »

Cilt Temizligi

<br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-KvPUU0HviOY/UGEo-SkaKoI/AAAAAAAAAbo/MMiSmQFwWlA/s1600/cilt-temizligi-ve-bakimi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-KvPUU0HviOY/UGEo-SkaKoI/AAAAAAAAAbo/MMiSmQFwWlA/s1600/cilt-temizligi-ve-bakimi.jpg" /></a></div><div class="MsoNormal" style="line-height: 17px; margin-left: 9px; margin-right: 9px; text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><span lang="EN-US"><br /></span></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: 17px; margin-left: 9px; margin-right: 9px; text-align: justify;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><span lang="EN-US">Vücuda ait kişisel temizlik ile pek çok hastalığın önüne geçilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse; ishalli hastalıklar, soğuk algınlıkları, cildin mikrobik hastalıkları, cildin mantar, uyuz ve bitlenme gibi parazitlerle oluşan hastalıkları ve bazı allerjik hastalıklar sayılabilir. Uygun vücut temizliği bir çok deri sorununu ve hastalığını önleyici ve ortadan kaldırıcı bir önlemdir.</span></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: 17px; margin-left: 9px; margin-right: 9px; text-align: justify;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"></span></div><a name='more'></a><br /><div class="MsoNormal" style="line-height: 17px; margin-left: 9px; margin-right: 9px; text-align: justify;"><span lang="EN-US"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Kişisel temizlik alışkanlıklarının önlediği diğer bir sorun vücut kokusudur. Vücut kokusu vücut yüzeyinde bulunan mikropların (bakterilerin) teri parçalamasına bağlı olarak meydana gelmektedir. Koku meydana getiren vücut bölgeleri  öncelikle ayaklar, kıl köklerinin yoğun olduğu kasık ve koltuk altlarıdır. Her gün banyo yapılamadığı durumlarda koltuk altı önce sabunlu bir bezle, sonra su ile iyice silinmeli ve temizlenmelidir. Deri üzerine daha sonra bir deodorant veya ter önleyici uygulanabilir. Deodorantlar kokuyu sadece maskelerler. Bu nedenle temizlik aracı olarak değil, geçici bir uygulama olarak değerlendirilmelidirler. Giysilere sinen ter kokusu, beden temizliği yapılsa bile, aynı giysinin temizlenmeden tekrar kullanılması halinde kalıcı olur. Özellikle sık yıkanmayan kalın kazaklar kullanılırken bu nedenle özen gösterilmelidir. Vücudun terleme oranının artması kokunun da artması anlamına gelecektir. Ancak insan bir süre sonra kendi kokusuna duyarsızlaşır. Yoğun bedensel çalışma vücuttan çıkan ter miktarının artmasına neden olmaktadır. Bedensel etkinliği fazla olmadığı halde, bazı bireylerin ter bezi salgısı fazla olabilir. Bu durum ergenlik ve menapoz durumlarında özellikle ortaya çıkabilir.</span></span></div>

Cilt Temizligi

Vücuda ait kişisel temizlik ile pek çok hastalığın önüne geçilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse; ishalli hastalıklar, soğuk algınlıkları, cildin mikrobik hastalıkları, cildin mantar, uyuz ve bitlenme gibi parazitlerle oluşan hastalıkları ve bazı allerjik hastalıklar sayılabilir. Uygun vücut te…

Devamı »

Hijyen nedir, ne önemi vardır ?

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-I4Su7U1l6BA/UGEnQRe_2mI/AAAAAAAAAbg/366LefjfOq4/s1600/hijyen.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="242" src="http://4.bp.blogspot.com/-I4Su7U1l6BA/UGEnQRe_2mI/AAAAAAAAAbg/366LefjfOq4/s320/hijyen.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen olarak tanımlanır.</span><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Her insan kendi temizliğinden sorumludur. Çocuk yaşlarda anne, baba veya öğretmenler tarafından çoğu zaman bizzat yapılarak öğretilen temizlik uygulamalarının, çocukluktan sonra bireyin kendisi tarafından yapılması gerekmektedir. Örneğin; tuvaletten sonra ve yiyeceklere dokunmadan önce ellerin yıkanması bir alışkanlık olmalıdır. Her gün yapılan işler arasında banyo yapma bir başka temizlik uygulamasıdır.</span><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"></span><br /><a name='more'></a><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Temizliğin sadece görünür kirlenme olduğunda yapılması yeterli değildir. Örneğin; uykudan uyanınca yüzün yıkanması, çamaşırların değiştirilmesi, gündelik temizlik uygulamalarıdır.</span><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Su ve sabun olmadan temizlikten bahsetmek olası değildir. Gelişmiş toplumlarda kişisel temizlikte en fazla kullanılan malzemelerin başında su ve sabun gelmektedir. Bunun yanı sıra banyo süngerleri, lifleri, diş fırçaları, el ve ayak temizliği ile vücut temizliğinde kullanılan fırçalar, tırnak makası ilk akla gelen temizlik araçlarıdır. Bunların tümü başkalarıyla paylaşılmaması gereken, kişisel temizlik araçlarıdır.</span><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Başta kişinin kendi sağlığı olmak üzere, başkalarının da sağlığını korumanın en önemli aracı temizliktir. Sadece beden temizliği değil, kullanılan her şeyi ve her ortamı temiz tutmak da temiz olmanın gereğidir.</span>

Hijyen nedir, ne önemi vardır ?

Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen olarak tanımlanır.Her insan kendi temizliğinden sorumludur. Çocuk yaşlarda anne, baba veya öğretmenler tarafından çoğu zaman bizzat yapılarak öğretilen temizlik uygulamalarının, çocukluk…

Devamı »

Idealia – Kullanıcı Deneyimi

<b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Kullanıcıların görüşleri benim için çok değerli. Zaman zaman farklı kozmetik ürünleri ile ilgili deneyimleri, en iyi ürünü bulmak adına sizlerle paylaşıyorum. Bakın bir okuyucu yaşadığı Idealia deneyimini nasıl paylaşmış;</span></b><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-VDs4dXiqKeU/UFrynXkT70I/AAAAAAAAAUQ/Yn-1mkC7Drk/s1600/vichy-idealia.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-VDs4dXiqKeU/UFrynXkT70I/AAAAAAAAAUQ/Yn-1mkC7Drk/s320/vichy-idealia.jpg" width="288" /></span></a></div><i><span style="font-family: inherit; font-size: large;"></span></i><br /><a name='more'></a><i><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Mevsim geçişleri, yoğun iş yaşamı ve yaşanmışlıkların en güzel hediyesi(!) olan yüzümdeki kırışıklık ve düzensiz cilt rengi…  Yazın bronzlaşan tenimin altında o kadar göze çarpmaz; yaz bitiminde tenimin açılmasıyla beraber tekrar gün ışığına çıkar ve kendimi kötü hissetmeme sebep olurlar. Bu dönemlerde özel bir arayışa girip; cildimi genel olarak toparlayabilecek piyasadaki bakım kremlerini özenle tarayıp, sonunda aradığımı bulduğumu zannedip, sevinip bir aylık kullanım sonucunda uğradığım hüsrandan söz etmeye bile gerek yok. İdeal cildin hayal olduğunu düşünürken; Idealia ile karşılaştım. Kullanımım sonucunda şunu rahatlıkla söyleyebilirim: kırışıklık görünümünde gözle görülür bir azalma ve genel olarak pürüsüz, renk tonu düzenli, ışıltılı bir cilde kavuştum. Artık cildime gereken değeri verdiğimi hissedip, güne daha dinç başlıyorum. Idealia kreminin yapısında bulunan Kombucha adlı aktif maddenin içeriğinde doğal olarak vitamin, polifenol ve AHA, cilt kalitemi iyileştiren en iyi dostumlar oldu. Gelsin sonbahar, yaprak ve soğuklar... benim cildimin artık yeni nesil bir bakım kremi var!</span></i><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/--RqOiEye4QQ/UFry6Q6c2OI/AAAAAAAAAUY/kgWqTgtN7eI/s1600/vichy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/--RqOiEye4QQ/UFry6Q6c2OI/AAAAAAAAAUY/kgWqTgtN7eI/s320/vichy.jpg" width="267" /></span></a></div><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Vichy’nin Facebook ve Twitter hesaplarını takip edenler; Idealia ürünü ile tanışma fırsatı yakalayabilir, <b>#idealiabenimkremim</b> hashtag’i ile Twitter üzerinden konuşmaya dahil olabilirler.</span><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-nPWeYS5IN7c/UFrznDxqggI/AAAAAAAAAUw/xoXmAFTvx94/s1600/idealia.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-nPWeYS5IN7c/UFrznDxqggI/AAAAAAAAAUw/xoXmAFTvx94/s320/idealia.jpg" width="255" /></span></a></div><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">https://www.facebook.com/VichyTurkiye</span></b><br /><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">https://twitter.com/VichyTurkiye</span></b><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Bir bumads advertorial içeriğidir.</span><script type="text/javascript">ad_client = '33dc411d-8f5f-4633-9638-1839b3f116c5';ad_offer ='356';</script><script src="http://sayac.bumads.com.tr/showads.js" type="text/javascript"></script>

Idealia – Kullanıcı Deneyimi

Kullanıcıların görüşleri benim için çok değerli. Zaman zaman farklı kozmetik ürünleri ile ilgili deneyimleri, en iyi ürünü bulmak adına sizlerle paylaşıyorum. Bakın bir okuyucu yaşadığı Idealia deneyimini nasıl paylaşmış;Mevsim geçişleri, yoğun iş yaşamı ve yaşanmışlıkların en güzel hediyesi(!) olan…

Devamı »

Mevsimsel depresyona dikkat

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-gyL1LUPzyhs/UFmg5IPGTtI/AAAAAAAAATo/b5JxgmIJ8_E/s1600/stres.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://2.bp.blogspot.com/-gyL1LUPzyhs/UFmg5IPGTtI/AAAAAAAAATo/b5JxgmIJ8_E/s400/stres.jpg" width="400" /></a></div><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Kış aylarında aşırı yemek yeme, kilo artışı, enerji kaybı ve aşırı uyku… Mevsimsel depresyonun başlangıç üçlüsü olarak tanımlanan bu belirtileri kendinizde görüyorsanız depresyonda olduğunuzu düşünebilirsiniz.</span></b><br /><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;"></span></b><br /><a name='more'></a><br /><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. M. Emin Ceylan, bireyin fizyolojik ve sosyolojik durumunu önemli derecede etkileyen depresyon hakkında akademik bilgileri ve tavsiyelerini paylaştı.</span></b><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Toplumda % 3-5 oranında görülen depresyonun pek çok sebebinin ve türünün olduğuna değinen Ceylan, özellikle sonbahardan kışa geçilen dönemlerde ışığa bağlı etkenlerle yaşanan duygu durum bozukluklarıyla ilgili şu bilgileri verdi. "İlk defa 1984 yılında Seasonal Affective Disorder-SAD olarak ortaya atılan mevsimsel duygu durum bozukluğu mevsime bağlı depresif duygu değişikliklerini tanımlamaktadır. 1987 yılından günümüze DSM tanı sisteminde yerini almış olan SAD günümüzde klinik pratiğinde genellikle fototerapi yöntemiyle tedavi edilmektedir."</span><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">HER İKİ KİŞİDEN BİRİ DEPRESYONA GİRİYOR</span></b><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Günümüz koşullarında her iki kişiden birinin depresyona girdiğini belirten Ceylan," alkol ve madde kullananların, stresli ortamlarda yaşayanların, parçalanmış ailelerde büyüyen çocukların, aile yükü bulunan kişilerin, daha önceden depresyon geçirmiş kişilerin depresyona yakalanma ihtimali daha yüksektir" şeklinde konuştu.</span><br /><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Depresyonu ne kadar önlem alınsa da kolay kurtulamayacağımız bir durum olarak tanımlayan Ceylan, "toksik maddelerden uzak durmak, düzenli ve öngörülebilir bir yaşam tarzının içinde bulunmak, depresyona karşı korunmada yapılabileceklerin başında geliyor." dedi.</span>

Mevsimsel depresyona dikkat

Kış aylarında aşırı yemek yeme, kilo artışı, enerji kaybı ve aşırı uyku… Mevsimsel depresyonun başlangıç üçlüsü olarak tanımlanan bu belirtileri kendinizde görüyorsanız depresyonda olduğunuzu düşünebilirsiniz.Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. M. Emin Ceylan, bireyin fizyolojik ve sosyoloj…

Devamı »

Pilatesle hem formda hem saglikli

<div style="text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-H-rlxQ9OCyE/UFauoXj7C5I/AAAAAAAAAQg/dLodTUxRqHM/s1600/pilates.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://3.bp.blogspot.com/-H-rlxQ9OCyE/UFauoXj7C5I/AAAAAAAAAQg/dLodTUxRqHM/s320/pilates.jpg" width="320" /></a></div></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Özgün yorumuyla seslendirdiği 'Bırak', 'Düş' ve '30' adlı şarkılarıyla beğeni kazanan Mavi, sağlıklı yaşama da notalara verdiği kadar değer veriyor. Haftada üç gün yüzme, pilates ve spinning yapan popçu, eklemlerindeki disk kaymaları nedeniyle fazla spor yapamasa da fizik tedavi ve pilatesle sıkıntılarını çözmeye çalışıyor...</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"></span><br /><a name='more'></a><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">1 - Sağlıkla ilgili bilgilere nereden ulaşmayı tercih ediyorsunuz?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">İnternette araştırma yapmayı, birçok kaynağı okumayı seviyorum. Ciddi bir problemim olduğunda hiç uzatmadan hemen doktora görünen birisiyim.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">2 - Sağlıkla ilgili en büyük korkunuz...</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Herkes sanırım aynı şeyi arzuluyor. Sağlık illa bozulacaksa çözümü olan hastalıklarla bozulsun.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">3 - Her yıl düzenli kontrollerinizi yaptırıyor musunuz?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">İki yılda bir kan değerime baktırırım. Demir eksikliğine bağlı anemim var. Kontrol altında tutmaya çalışıyorum. Kadın sağlığını ciddiye alırım.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">4 - Dikkat etmeniz gereken bir sağlık sorununuz var mı?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Disk kaymalarım var... Fizik tedavi, pilates ve alternatif tıp gibi yöntemlerden yararlanıyorum. Ancak kök hücre üreten modern tıbbın henüz eklem problemlerine çare bulamamış olmasını şaşırtıcı ve üzücü buluyorum.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">5 - Sağlığınız için nelerden vazgeçmek zorunda kaldınız?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Sörf yapıyor, kickboks çalışıyordum. Ama disk kaymaları sebebiyle 'felç olursun' uyarısı alınca bıraktım. Kararlıyım, yıl bitmeden tedavi olup bu çalışmalarıma devam edeceğim.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">6 - Bir gününüz nasıl geçiyor, beslenme düzeniniz nasıl?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">8 saatten az uyursam ters kalkıyorum. Geceleri üretiyorum, genellikle 2-3 gibi uyuyor, sabah 11 civarında kalkıyorum. Kahvaltım ve öğle yemeğim güçlü oluyor. Akşam yemeğini hafif tutuyorum. Günde iki-üç kahve içiyorum. Sabahları yumurta ve bir iki dilim ekmek yerken, öğle ya da akşamları gün ne getirirse onu yiyorum. Peynir ve domatesle yaşayabilirim!</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">7 - Egzersiz yapabiliyor musunuz?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Üç gün yüzüyorum. Pilates ve spinning yapıyorum. Ayrıca boot camp ve ağırlık çalışmaları da yaptım.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">8 - Cilt ve saç formülünüz var mı?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Cilt konusunda şanslıyım, bir problem yaşamıyorum. Yaşlanmaya karşı bir sürü kremle savaşmayı gereksiz buluyorum. Çok rahatsız olursam, bir iki derin çizgimi doldurur geçerim. Kocaman bir gülümseme ve yaşam enerjisi yaşlılık bırakmaz. Saçlarım için de argan yağı kullanıyorum.</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">9 - Estetik operasyonlara nasıl bakıyorsunuz?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Kusurlarım elbette var ama düşündüğüm bir estetik operasyon yok. Beslenme ve sporuma biraz daha özen göstersem yeter bence... </span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><b><span style="font-family: inherit; font-size: large;">10 - Hayatınızda hiç mola verdiniz mi?</span></b></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: inherit; font-size: large;">Avukatlık yaptığım dönemde işi bırakıp kendimi seyahate verdiğim bir süreç oldu. Meditasyon yaptım, çok okudum, yürüdüm, gezdim... Hatta biraz dağıttım da... Sonra hepsini topladım ve müzik yapmak istediğimi fark ettim.</span></div>

Pilatesle hem formda hem saglikli

Özgün yorumuyla seslendirdiği 'Bırak', 'Düş' ve '30' adlı şarkılarıyla beğeni kazanan Mavi, sağlıklı yaşama da notalara verdiği kadar değer veriyor. Haftada üç gün yüzme, pilates ve spinning yapan popçu, eklemlerindeki disk kaymaları nedeniyle fazla spor yapamasa da fizik tedavi ve pilatesle sıkıntı…

Devamı »

Baş Ağrısı Nedenleri

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqhZEW1V06rXUso5yfhIPhCj0-bgROP4_eLmvziCevnJutdTsGpJG-9yevqOoOxOdTtgxh7HM2VMIOokq8DKM3IrUK41aylq87P_Hkqc4kKOURoCmols162cnNKzWfLAcC-b1K7CqJx1U/s1600/basagrisinedenleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="80" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqhZEW1V06rXUso5yfhIPhCj0-bgROP4_eLmvziCevnJutdTsGpJG-9yevqOoOxOdTtgxh7HM2VMIOokq8DKM3IrUK41aylq87P_Hkqc4kKOURoCmols162cnNKzWfLAcC-b1K7CqJx1U/s320/basagrisinedenleri.jpg" width="120" /></a></div>“<b>Başım çok ağrıyor</b>”, “<b>baş ağrısı beni delirtiyor</b>”, “<b>başım çatlıyor sanki</b>” gibi cümleleri etrafımızdaki insanlardan sık sık duyarız. Baş ağrısı bazen bir anda bazen de kendini hissettire hissettire gelir. Baş ağrısının beslenme, stres ve hormonlarla yakından ilişkisi vardır. Baş ağrısı sebebiyle doktora başvuranların sadece %5-7′sinin şikayetleri, baş ağrısına neden olabilecek yapısal bir bozukluktan kaynaklanır. Oysa ağrılar çoğu zaman kişnin iş yapabilmesini ya da fiziksel bir etkinliği yapmasını engelleyecek boyutlardadır. Baş ağrısı rahatsızlığının onlarca nedeni vardır, bu durum zaman zaman ciddi boyutlara ulaşır ve yaşamı tehdit eden problemler haline gelir.<br /><br />Baş ağrısının ciddi olabileceğini gösteren bazı önemli ipuçları vardır; -Hasta 50 yaş üzerindeyse, -Eşlik eden ciddi bir sistemik hastalık veya kanser varsa, -Hasta hayatında ilk defa bu kadar şiddetli bir ağrı tarif ediyorsa, -Ağrı giderek sıklaşıyor veya basit ağrı kesicilere yanıt vermeyecek düzeyde şiddetli hale geliyorsa, -Ağrıya başka nörolojik yakınmalar eşlik ediyorsa, hasta mutlaka hekim kontrolünde incelenmelidir. Baş Ağrısının Nedenleri Beslenme, Stres ve Hormonlar! Baş ağrısı türleri arasında ilk sırayı alan migren, her dört kadından birinin kabusu olur. Doktor desteği almak isteyenlerin büyük çoğunluğu ise teşhis sıkıntısı yaşar. Migreni tetikleyen unsurlar arasında ilk sırayı stres alır. Baş aktör östrojen hormonu Migren çoğunluklar kadınlarda görülür.<br /><br />Migren beyindeki kan damarlarındaki değişiklikten dolayı oluşur. Kadınlardaki hızlı hormonal değişimlerin sıklığından ötürü de kadınlarda daha yoğun görülür. Beslenme de migren tedavisinde önemli bir yer alır. Çikolata, turunçgiller, kırmızı şarap, kahve ve peynir migreni tetikleyebilen besinlerdir. Bunların yanı sıra salam ve sosislerdeki koruyucu maddeler, sigara içmek, kansızlık veya tiroid bezinin yanlış çalışması gibi durumlar da migren ataklarını tetikleyebilir. Bazı migrenli hastaların atakları ise stres, uykusuzluk, açlık, üzüntü ve sıkıntı nedeniyle artabilir.<br /><br />Baş ağrısı tedavisi bir ekip işidir, ağrıya neden olabilecek bir ya da birden fazla sorun olabilir. Bu sebeple çok yönlü bir araştırmayla doğru sonuca ancak ulaşılabilir. Migren doğru tanı, doğru tedavi ve düzenli doktor kontrolü ile kişinin günlük yaşımını rahatça sürdürebileceği bir hastalıktır. Migren tedavisinde ilk adım ağrıları tetikleyecek faktörlerden uzak durarak günlük hayatın düzenlenmesidir. Ayrıca ağrıyı önleyecek tedaviler ve ağrı başladığı zaman bunu dindirecek atak tedavileri vardır. Tüm bunların doğru bir yaklaşımla uygulanması tedavi başarısını oldukça<br />arttırmaktadır.<br /><br /><div class="ikaz27">İlgili Aramalar: Baş Ağrısı,Baş Ağrısı Sebepleri,Baş Ağrısı Neden Olur,Başım çok ağrıyor</div>

Baş Ağrısı Nedenleri

“Başım çok ağrıyor”, “baş ağrısı beni delirtiyor”, “başım çatlıyor sanki” gibi cümleleri etrafımızdaki insanlardan sık sık duyarız. Baş ağrısı bazen bir anda bazen de kendini hissettire hissettire gelir. Baş ağrısının beslenme, stres ve hormonlarla yakından ilişkisi vardır. Baş ağrısı sebebiyle dok…

Devamı »

Ani Hava Degisimleri Hastalıklara Davetiye Çıkarıyor

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-sf9p44CLPsc/UExKR6aY4qI/AAAAAAAAAMc/LTswV9-lEhY/s1600/grip.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://1.bp.blogspot.com/-sf9p44CLPsc/UExKR6aY4qI/AAAAAAAAAMc/LTswV9-lEhY/s320/grip.jpg" width="320" /></a></div><br /><div style="text-align: center;">Sonbaharın gelmesi ile birlikte görülen ani ısı değişimleri hastalıklara zemin hazırlıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, mevsim geçişlerinde sağlıklı kalmanın yolları hakkında bilgi verdi.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><h2 style="text-align: center;">Isı ve nem düzensizliği hasta eder</h2><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Sıcaklıkların bir gün yüksek bir gün düşük olması bu duruma hazırlıksız yakalanan kişilerin sağlığını tehlikeye atmaktadır. Ani hava değişimleri insan bünyesinin adaptasyon ve savunma mekanizmasını bozduğundan hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır. Değişen ısıyla birlikte vücut direnci düşebilir. Mevsim geçişlerindeki ısı değişikliklerinden etkilenip, hasta olmamanın yolu bilinçli olmaktan geçmektedir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><h2 style="text-align: center;">Hastalıklardan korunmak için;</h2><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">İyi bir vitamin ve mineral desteği sağlanmalıdır.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Doğru bir beslenme programı benimsenmeli, besin çeşitliliğine önem verilmelidir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Bol su tüketimi vücudun sıvı ihtiyacının karşılanması için çok önemlidir. Hazır meyve suları, çay, kahve ve asitli içecekler sıvı ihtiyacına cevap vermek için yeterli değildir. Hem doğal hem de sağlıklı olmaları nedeni ile bitki çayları tercih edilebilir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Sigara bağışıklık sistemine olumsuz etki ederek hastalıkların oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Aşırı alkol tüketimi de sigara ile birleştiğinde çok daha zararlı hale gelebilir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Yaş ve sağlık durumuna göre egzersiz yapılarak bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Yürüyüş, bisiklet ve yüzme genellikle herkesin yapabileceği aktivitelerdir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Düzenli ve kaliteli bir uyku, gün boyu zindelik verir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Sabah, öğlen ve akşam saatleri için uygun giyinmeye özen gösterilmelidir. Mümkünse ince katlardan oluşan bir kıyafet kombinasyonu yapılmalıdır.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Kapalı ortamlar iyi havalandırılmalı ve temizlenmelidir. Kapalı ortamlarda hastalıların daha hızlı yayılmasına neden olur.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Klima ile serinlemek isterken dikkatli olunmalıdır. Özellikle öğle saatlerinde hava sıcakken aralıksız klima çalıştırılıp akşam saatlerindeki serinliğe maruz kalındığında hastalıklar da kaçınılmaz hale gelmektedir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Enfeksiyonlar açısından riskli dönemler olduğundan zatürre ve grip aşılarını yaptırmak ek fayda sağlar.</div><div style="text-align: center;">Bağışıklık sistemini güçlendirici takviyeler alınabilir. Arı poleni, B- karoten, vitamin kompleksleri, koenzim, yeşil çay, bunlar arasında sayılabilir.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Enfeksiyon belirtileri varsa mutlaka vakit geçirmeden doktora başvurulmalıdır.</div>

Ani Hava Degisimleri Hastalıklara Davetiye Çıkarıyor

Sonbaharın gelmesi ile birlikte görülen ani ısı değişimleri hastalıklara zemin hazırlıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, mevsim geçişlerinde sağlıklı kalmanın yolları hakkında bilgi verdi.Isı ve nem düzensizliği hasta ederSıcaklıkların bir gün yüks…

Devamı »

Topuklu Ayakkabıya Dikkat

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://imgz.vol.io/rotahaber/newpics/news/040920121114027225463_2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="326" src="http://imgz.vol.io/rotahaber/newpics/news/040920121114027225463_2.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><b>Yüksek topuklu ayakkabıların, iç organların pozisyonlarının değişmesine, dolayısıyla bel ve boyun fıtığına neden olabileceği bildirildi.</b></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Vücutta ayak ve omurga gibi çok sayıda bölgede ağrıya neden olabilen yüksek topuklu ayakkabıların, iç organların pozisyonlarının değişmesine, dolayısıyla vücudun bunu dengelemeye çalışması sonucu bel ve boyun fıtığına neden olabileceği bildirildi.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Temel Tıp Bölümü Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kalaycıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, estetik açıdan hoş görünmek isteyen kadınların, topuklu ayakkabılara olan ilgilerinin her geçen gün arttığını söyledi.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Yüksek topuklu ayakkabıların sağlık açısından bir çok sorunu da beraberinde getirdiğini belirten Kalaycıoğlu, ''Vücut bir bütündür ve her parçası birbiriyle bağlantılıdır. Dolayısıyla vücudun bir yerindeki sızı tüm vücudu etkileyebilir. Bu nedenle ayak sağlığı oldukça önemli'' dedi.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Prof. Dr. Kalaycıoğlu, hoş görünmek düşüncesiyle gün boyunca yüksek topuklu ayakkabıları kullanmayı tercih eden kadınlar olduğunu ifade ederek, ''İnsan iki ayağı üzerinde, yani belli bir aks üzerinde ayakta duran bir canlı. Ayak ve bacaklardaki kaslar, belli bir kasılma ile ayakta durmamızı, bu da omurgamız üzerinden vücudumuzun dik durmasını sağlıyor. Bu normal bir pozisyondur'' diye konuştu.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Normal pozisyondaki ayağa yüksek topuklu bir ayakkabı giyildiğinde kemiğin öne doğru büküldüğünü vurgulayan Kalaycıoğlu, ''Böylece normal aksı kaymış bir vücut tablosu ortaya çıkıyor. Bacaktaki kaslar sürekli aynı pozisyonda durduğu için kasılıyor. Bele biçimsiz bir pozisyon veriyor. Bu ciddi anlamda ayak, bacak, kalça, hatta omurga ağrıları oluşturabiliyor, duruş bozukluğu dediğimiz bozukluklar ortaya çıkabiliyor'' dedi.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">-''Kalıcı duruş bozukluğu ortaya çıkabilir''-</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Prof. Dr. Kalaycıoğlu, omurgadaki eğriliklerin iç organları da etkilediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">''İç organların pozisyonları değişebiliyor ve özellikle de öne itilen baskı söz konusu oluyor. Bu pozisyonu boynumuzla dengelemeye çalıştığımızda boyun ağrısı gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Bel fıtığı yapabilir, çok zorlanırsa boyun fıtığı yapabilir, şiddetli ağrılara yol açabilir. Bunlar kronikleştikçe ilerleyen yaşlarda daha da büyük problemler ortaya çıkabilir. Özellikle de ince topuklu ayakkabılar üzerinde dengede durmaya çalışmak, kasılmaya sebep oluyor. Bu durum da ağrı oluşturabilir.''</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Topuklu ayakkabılara ilgi gösteren yaş grubunun giderek düştüğünü de belirten Kalaycıoğlu, şunları kaydetti:</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">''Çocuğa böyle bir ayakkabıyı giyindirmek mantıklı değil. Çünkü bu ayakkabılar insan anatomisine pek uygun değil. Çocukların kemikleri eğilebilir, bükülebilir ve hangi şekli verirseniz o şekli alabilir. Dolayısıyla eğer kemik yapısı bozuk bir şekilde sürekli tutulursa, o kemikler o pozisyonu almaya başlar ve ileri ki yaşlarda istese de tekrar düzelmeyebilir ve kalıcı duruş bozukluğu ortaya çıkabilir.''</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Prof. Dr. Kalaycıoğlu, anatomik yapıya uygun ayakkabıların tercih edilmesi gerektiğini vurgulayarak, ''Yere bastığımızda, tabanımızın üç noktadan yere değmesi gerekiyor. Buna belki bir miktar topuk eklenebilir ancak ayakkabının topuğu çok yüksek olduğu zaman eksen kaymaya başlıyor'' diye konuştu.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Kaynak: AA</div>

Topuklu Ayakkabıya Dikkat

Yüksek topuklu ayakkabıların, iç organların pozisyonlarının değişmesine, dolayısıyla bel ve boyun fıtığına neden olabileceği bildirildi.Vücutta ayak ve omurga gibi çok sayıda bölgede ağrıya neden olabilen yüksek topuklu ayakkabıların, iç organların pozisyonlarının değişmesine, dolayısıyla vücudun bu…

Devamı »

Yenileniyoruz !!!

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-0bXxK8eKIso/UESLDecSsjI/AAAAAAAAAIA/HVTkosUi4QY/s1600/yenileniyoruz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://2.bp.blogspot.com/-0bXxK8eKIso/UESLDecSsjI/AAAAAAAAAIA/HVTkosUi4QY/s320/yenileniyoruz.jpg" width="320" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><b>YENİLENİYORUZ !!!</b></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Sizlere daha iyi hizmet vermek adına yenilenme kararı aldık.</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Yenilenme sürecimizde sitemizde birçok değişikliğe maruz kalabilirsiniz.</div><div style="text-align: center;">Çalışmayan linkler olabilir. Bunun sebebi hizmet vermeye devam ederken yenileniyor olmamız..</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">Anlayışınız için teşekkür ederiz...</div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;">BBB </div>

Yenileniyoruz !!!

YENİLENİYORUZ !!!Sizlere daha iyi hizmet vermek adına yenilenme kararı aldık.Yenilenme sürecimizde sitemizde birçok değişikliğe maruz kalabilirsiniz.Çalışmayan linkler olabilir. Bunun sebebi hizmet vermeye devam ederken yenileniyor olmamız..Anlayışınız için teşekkür ederiz...BBB …

Devamı »

Çocugunuz Horluyor mu?

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-tu03aFNpXpI/UERvsMGjevI/AAAAAAAAAHs/Q1rACFrw00I/s1600/cocugunuz_horluyor_mu_o.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="bebek_cocuk" border="0" height="225" src="http://2.bp.blogspot.com/-tu03aFNpXpI/UERvsMGjevI/AAAAAAAAAHs/Q1rACFrw00I/s320/cocugunuz_horluyor_mu_o.jpg" title="bebek-cocuk" width="300" /></a></div><br /><b>Çocuktaki horlama okul başarılarını da olumsuz etkiliyor...</b><br /><br />Horlama sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da sık olarak görülmekte. Çocuğun sağlığını ve hayatını etkileyen bu sorun, uzmanlarca dikkat edilmesi gereken bir mühim sorunlardan biri. Uzmanlar çocuklardaki horlamanın mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini belirterek, horlamanın bir sonraki aşamasında apne sorunu yani anlık soluk durmasının oluşabileceğini de belirtiyorlar.<br /><br />Unutulmaması gereken bir konu, bebeklerin 6 aylık olana kadar düzensiz, hızlı soluk alıp vermelidir. Bu durum bebeklerin gelişiminin bir parçasıdır ve hastalık belirtisi değildir. Bebekte renk değişimi gözleniyorsa bu konu önem taşımaktadır. Horlama, ayrıca bir hastalık belirtisi de olabilmektedir. Özellikle alerjik çocuklar bu sorundan paylarını alabilirler. Yapılacak en önemli şey, horlamanın nedenini bulup tedavi etmektir. Kulak Burun Boğaz doktorlarının yapacağı detaylı muayeneden sonra horlamanın nedeni bulunabilir. Uykusunu alamayan ve sağlıklı uyku uyumayan çocuklar, başta hiperaktivite, anksiyete, huzursuzluk ve öfke nöbetlerine daha çok tutulup huzursuz olabilmekte, bu da okul başarılarını olumsuz olarak etkilemektedir.<br /><br /><b>Horlama nedenleri</b><br />Burun, boğaz ve geniz etindeki tıkanıklıklar ve anormallikler.<br />Çene yapısı küçük ve arkada kalan çene yapısı<br />Burun kemiği eğriliği<br />Burun polibi<br />Yüz kemik yapısı anormallikleri<br />Down sendromu<br />Şişmanlık<br />Alerji sorunları<br /><br /><br /><b>Horlama Tedavisi</b><br />Öncelikle horlamaya yol açan neden bulunmalı ve tedavi ona göre planlanmalıdır.<br /><br /><b>Bademcik ve geniz etinin alınması</b><br />En sık 2-6 yaş arasında görülen bademcik ve geniz Eti sorunu horlamaya neden oluyor.<br /><br />Ameliyattan sonra çocukların şikayetleri %90 oranında azalıyor.<br /><br /><b>Ortodontik tedavi</b><br />Çocuğun diş ve çene yapısı uzman doktorca değerlendirilip tedavi süreci başlıyor. Alt ya da üst çenenin büyük yada küçük olması, dişleklik, damak yapısı bozuklukları giderilince horlama sorunu da ortadan kalkıyor.<br /><br /><b>Nazal CPAP cihazı</b><br />Bu alet, üst solunum yolunu devamlı açık bırakacak şekilde kullanılan bir maske. Gözlük gibi kullanıldığı sürece fayda sağlayan, kullanılmadığında sorunun geri geldiği bir yöntem. Amaç, doğru ve düzenli nefes almayı sağlamak ve horlamayı engellemek.<br /><br /><b>Şişmanlık</b><br />Şişman çocuklarda horlama daha çok görüldüğünden, çocuğun ideal kilosuna dönmesine yardımcı diyet uzmanlarının gözetiminde bir diyet uygulamak ve çocuğu zayıflatmak horlamayı engelleyecektir.<br /><br />Kaynak:Womenis.net

Çocugunuz Horluyor mu?

Çocuktaki horlama okul başarılarını da olumsuz etkiliyor...Horlama sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da sık olarak görülmekte. Çocuğun sağlığını ve hayatını etkileyen bu sorun, uzmanlarca dikkat edilmesi gereken bir mühim sorunlardan biri. Uzmanlar çocuklardaki horlamanın mutlaka tedavi edilmes…

Devamı »

Babalıgın önündeki engel: Varikosel

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-69fSUlibrks/UERudpT7G4I/AAAAAAAAAHg/gEPRQDjZbH4/s1600/erkek%2Bkisirligi.hmedium.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="196" src="http://4.bp.blogspot.com/-69fSUlibrks/UERudpT7G4I/AAAAAAAAAHg/gEPRQDjZbH4/s320/erkek%2Bkisirligi.hmedium.jpg" width="320" /></a></div><b>Çocuk sahibi olmayı engelleyen nedenler arasındaki varikosel, testislerdeki toplardamarların varisleşmesiyle ortaya çıkıyor. Uzmanlar, mikrocerrahiyle tedavi edilen hastaların büyük kısmında olumlu sonuç alındığı görüşünde.</b><br /><br />Varikosel nedeniyle çocuk sahibi olamayan erkeklerin yüzde 80’ininde ameliyattan sonra sperm kalitesi ve sayısında düzelme oluyor, ancak bunların yaklaşık yarısının eşlerinde gebelik oluşuyor. Varikosel kalıcı hasar oluşturmuşsa ameliyat sonrasında da sperm sayı ve kalitesinde düzelme olmuyor. Ancak hangi durumda düzelme olup hangisinde olmayacağını belirleyecek bir test ne yazık ki yok.<br /><br />Ameliyat öncesi sperm sayısı nispeten yüksek (10-20 milyon/ml) olan erkeklerin eşlerinde başarılı gebelik oranı daha yüksek. Yine de yüksek ortalama başarı oranı nedeniyle varikosel ameliyatı, erkeklere yönelik infertilite tedavileri arasındaki en etkili yöntem olarak gösteriliyor.<br /><br />Varikosele bağlı ağrı yakınmaları fazla değilse çoğunlukla testislerin desteklendiği daha sıkı iç çamaşırlar kullanılması öneriliyor. Ağrıyı geçirmek için ağrı kesiciler kullanılıyor. Ağrı kalıcı ve şiddetliyse ameliyat gerekli olabiliyor. Varikosel ameliyatı sonrasında ağrı yakınmaları çoğunlukla kayboluyor veya hafifliyor, ancak bazen tam olarak geçmeyebiliyor.<br /><br />Kaynak: Doktorsensin.com

Babalıgın önündeki engel: Varikosel

Çocuk sahibi olmayı engelleyen nedenler arasındaki varikosel, testislerdeki toplardamarların varisleşmesiyle ortaya çıkıyor. Uzmanlar, mikrocerrahiyle tedavi edilen hastaların büyük kısmında olumlu sonuç alındığı görüşünde.Varikosel nedeniyle çocuk sahibi olamayan erkeklerin yüzde 80’ininde ameliyat…

Devamı »

Stres sindirim sisteminizi altüst etmesin!

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-7K971TfOt2Q/UERtdsPqDSI/AAAAAAAAAHU/bnlVUqL5fe8/s1600/file.ashx.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-7K971TfOt2Q/UERtdsPqDSI/AAAAAAAAAHU/bnlVUqL5fe8/s320/file.ashx.jpg" width="214" /></a></div><b>Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç Dr. Serdar Akça mide hastalıklarını tetikleyen birçok faktörün yanı sıra özellikle stresin etkileri hakkında bilgi verdi.</b> <br /><table class="gls"><tbody><tr> <td><div id="videoGal"></div><div id="photoGal"></div></td> </tr></tbody></table><br /><b class="top"> </b> İş yerinde yetiştirilmesi gereken projeler, evde bekleyen işler, trafikte geçen uzun saatler gibi hayatın endişe ve gerilim yaratan birçok detayı ile ilgilenirken bir an durun ve “stres”in vücudunuzda bulunan her sistem ve organı direkt veya dolaylı olarak nasıl etkilediğini düşünün. Örneğin, stres sindirim sisteminizin dengesini bozarak, reflü, gastrit, peptik ülser ve fonksiyonel dispepsi hatta mide kanserine kadar uzanan çeşitli mide hastalıklarını davet edebiliyor.<br /><br /> <b>Düzensiz <a class="kyw" href="http://www.cnnturk.com/guncel.konular/saglikli.yasam/81/index.html" rel="606">beslenme</a>, uykusuzluk ve stres…</b><br />Sindirim sistemi son derece karmaşık bir şekilde hücre içi yollar, hücresel düzeyde hormon ve elektriksel uyarıları kullanan mekanizmalar ile diğer <a class="kyw" href="http://www.cnnturk.com/guncel.konular/organ.nakli/909/index.html" rel="7883">organ</a> ve sistemlerle uyumlu bir şekilde çalışır. Bu uyumu bozarak, mide sorunlarının ortaya çıkmasını kolaylaştıran, hastalıkları tetiklediği bilinen birçok faktör bulunmaktadır.<br /><br />Bunlar arasında en çok bilinenleri, insan vücudunda mekanik ve fizyolojik etkileri olan “helicobakter pylori” adı verilen bir bakteri, <a class="kyw" href="http://www.cnnturk.com/guncel.konular/sigara/436/index.html" rel="561">sigara</a> ve alkol tüketimi ile bazı ilaçlardır. Öte yandan dengesiz ve sağlıksız beslenmenin, gıdaları az çiğnemenin, uzun süre aç kalmanın veya mideyi fazla doldurmanın, uykusuzluğun, yorgunluğun veya hijyene dikkat etmemenin de mide üzerindeki olumsuz etkileri bilinmektedir. Ayrıca mide rahatsızlıklarında <a class="kyw" href="http://www.cnnturk.com/guncel.konular/genetik/253/index.html" rel="563">genetik</a> faktörlerin rolü de büyük önem taşır.<br /><br />Bütün bu nedenlerin yanı sıra; stres olarak adlandırılabilen psikososyal faktörler de birçok rahatsızlığın yanı sıra mide rahatsızlıklarını tetikler.<br /><br /> <b>Ülser ve mide kanaması sıklığı stresli dönemlerde artıyor</b><br />Yapılan toplumsal çalışmalarda savaş ve <a class="kyw" href="http://www.cnnturk.com/guncel.konular/kutahyada.deprem/147/index.html" rel="1490">deprem</a> gibi afet benzeri durumlarda toplumda peptik ülser ve mide kanaması sıklığının arttığı ortaya konmuştur. Ekonomik buhran dönemlerinde de aynı bulgular dikkati çekerken, özellikle “fonksiyonel dispepsi” olarak adlandırılan rahatsızlığın, stresin yoğun olduğu dönemlerde daha fazla belirti verdiği de gözlenmiştir.<br /><br />Midenin kaslarındaki hareketlerin elektriksel aktiviteye dayanılarak ölçüldüğü bir yöntem olan Elektrogastrografi (EGG) yöntemiyle yapılan çalışmalarda, hassas kişilerde stres durumunda mide hareketlerinin bozulduğu gösterilmiştir.<br /><br />Stres ile mide kanseri arasında doğrudan bağlantı kurabilen yeterince kuvvetli yayınlar olmamasına karşın, stresin son derece karmaşık mekanizmalar, fizyolojik ve nöroendokrinolojik değişikliklere yol açtığı uzmanlar tarafından kabul görmüş bir gerçektir.<br /><br /> <b>Dengeli bir hayat midenizi koruyor</b><br />Stresin hangi mekanizmalar ile mideyi etkilediği ve sonuçlarının her durumda aynı olup olmadığı bilinmemekle birlikte; sindirim sistemi üzerindeki sonuçlar aşikardır.<br /><br />Sağlıklı olma hali, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olma hali olarak tanımlandığına göre, stresin sağlığı bozmaması için stres ile başa çıkmalı ve hayatımızdaki dengenin bozulmasına izin verilmemelidir.

Stres sindirim sisteminizi altüst etmesin!

Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç Dr. Serdar Akça mide hastalıklarını tetikleyen birçok faktörün yanı sıra özellikle stresin etkileri hakkında bilgi verdi. …

Devamı »

Yiyecekler de depresyona sokabiliyor!

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-MohIgbrvgyY/UEMpTt_g2kI/AAAAAAAAAHA/RqR9jSobgk4/s1600/page_yiyecekler-de-depresyona-sokabiliyor_334083637.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://4.bp.blogspot.com/-MohIgbrvgyY/UEMpTt_g2kI/AAAAAAAAAHA/RqR9jSobgk4/s400/page_yiyecekler-de-depresyona-sokabiliyor_334083637.jpg" width="400" /></a></div>İngiliz beslenme uzmanının yaptığı araştırmalara göre nişastalı gıdalardan şekere, meyvelerden yağlara kadar pek çok besin depresyona neden olabiliyor.<br /><br />İngiliz beslenme uzmanı Dr. John Briffa, bedenin duygusal ve zihinsel sağlığının besinlerle yakından ilgili olduğunu ortaya koydu.<br /><br />Briffa, ruh halindeki değişimlerin arka planında rol oynayan besinleri The Times gazetesi için derledi.<br /><br /><b>İşte bilimsel verilerle depresyona sokan yiyecekler:</b><br />Tüm meyvelerde früktoz denilen meyve şekeri bulunuyor. Kan şekerinin dengeli olarak yükselmesini sağladığı için yapay şekerler yerine meyvelerin tüketilmesi öneriliyor. Fakat, früktozun fazlası “metabolik sendrom” sorununa yol açıyor. Metabolik sendrom, tüketilen şeker ve yağların karın bölgesine yerleşmesiyle tansiyonun yükseltmesine yol açabiliyor.<br /><br />Ayrıca fazla şeker ve yağ yüzünden hücrelerin insülin hormonuna tepki vermeyerek direnç göstermesiyle de bu sendrom ortaya çıkabiliyor. İnsülin direncinin ise, depresif bir ruh haline sürüklediği biliniyor. Früktoz bakımından en zengin meyveler ise elma ve üzüm. Uzmanlar, bu meyvelerin tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini, asitli içecekler, aromalı yoğurtlar, şekerlemeler, kuru pastalar, kahvaltı gevreklerinden uzak durulmasını ve çilek gibi düşük früktoz içeren meyvelerin tercih edilebileceğini söylüyor.<br /><br /><b>Nişasta baş düşman</b><br />Genellikle her gün tüketilen makarna, pilav, patates, kahvaltılık gevrekler, nişasta bakımından zengin içeriğe sahip. Fakat, şeker (glükoz) moleküllerinden oluşan nişasta, fazla kiloların ve yüksek kan şekerinin en büyük sorumlularından biri.<br /><br />Bu yüzden, öğünlerin karbonhidrat gruplarından çok protein ağırlıklı olması, fırında ya da ızgara tavuk veya balık, müsli, yoğurt, fırınlanmış patates, çilek, ahududu ve yemiş gruplarının tercih edilmesi öneriliyor. Özellikle, et, balık, yumurta gibi gıdalar, kan şekerini dengede tutarak ruh halinin de sabit kalmasında etkili oluyor.<br /><br /><b>Şeker morali bozuyor</b><br />Sofra şekeri olarak de bilinen “sükroz”, kana doğrudan karışarak kan şekerinin yükselmesine neden oluyor. Kana çok hızlı karıştığı için aynı hızla kan şekerinin düşmesine neden olarak 2 ila 3 saat içinde bedenin yorgun düşmesine, dikkat eksikliğine ve moral bozukluğuna yol açıyor. Bu yüzden, mümkün oldukça az tüketilmesi öneriliyor. Briffa, kan şekerinin dengede kalmasında dengeli bir ruh halinin etkili olduğuna dikkat çekiyor.<br /><br /><b>Antidepresan yağlar</b><br />Ayçiçeği, mısır, soya filizi gibi sebzelerde bulunan yağlar, kalp dostu olarak bilinen çoklu doymamış yağ içeriğine sahip. Fakat içinde Omega 6 asitleri bulunan bu yağlar, vücutta antidepresan özelliği gösteren Omega 3 yağ asitlerinin işlevlerini devredışı bırakıyor. Bisküvi, margarin, fast food gibi rafine gıdalarda da görülen Omega 6 yağ asitlerinden uzak durarak yağ ihtiyacının somon, sardalye, alabalık gibi Omega 3’ten zengin besinlerden karşılanması öneriliyor.

Yiyecekler de depresyona sokabiliyor!

İngiliz beslenme uzmanının yaptığı araştırmalara göre nişastalı gıdalardan şekere, meyvelerden yağlara kadar pek çok besin depresyona neden olabiliyor.İngiliz beslenme uzmanı Dr. John Briffa, bedenin duygusal ve zihinsel sağlığının besinlerle yakından ilgili olduğunu ortaya koydu.Briffa, ruh halinde…

Devamı »

Omurga Travmalarında Vakit Geçirmeyin!

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-iJZCmB9kcb8/UEKbhNEmKZI/AAAAAAAAAGs/4C6vsTLOxmk/s1600/omurga_travmalarinda_vakit_gecirmeyin_o.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-iJZCmB9kcb8/UEKbhNEmKZI/AAAAAAAAAGs/4C6vsTLOxmk/s1600/omurga_travmalarinda_vakit_gecirmeyin_o.jpg" /></a></div>Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu omurilik hasarlarının zamanında ve doğru tedavisinin önemine dikkat çekerek, omurga kırıklarında modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.<br /><br />Deniz, su ve doğa sporları yaz dönemini eğlenceli kılan aktiviteler olsa da bazı risklere yol açabiliyor. Baş aşağı havuza atlamak, su kaydırakları yaralanmaları, doğa sporları sırasında yüksekten düşme ve yüksek enerjili çarpışmalar; omurgada kırık, çıkık ve bunlara bağlı omurilik hasarlarına neden olabiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu omurilik hasarlarının zamanında ve doğru tedavisinin önemine dikkat çekerek, omurga kırıklarında modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Omurga ve omurilikte meydana gelen travmatik hasarlar, kısa veya uzun vadede ciddi problemler, yaşamı tehdit edici ve geri dönüşümsüz hasarlar yaratıyor. Omurga travmalarına zamanında ve doğru müdahale ise; gelecekte ortaya çıkabilecek çözümsüz sorunları engelleyebiliyor.<br /><br /><b>Travma 5 yıl sonra omurga kayması ve bel fıtığına neden olabilir!</b><br />Omurga kemiklerindeki kırık veya kayma; bu kemiklerin arasında süspansiyon görevi gören disklerin yırtılması veya tüm omurgayı bir arada tutan kas ve bağ dokularının hasar görmesine neden olur. Son derece hassas olan omurilikte zedelenme, buna bağlı kısmi veya tam felç oluşumuna ve ağrıya yol açabilir. Kimi zaman bu tür travmalar sonrası omurilikte ve sinirlerde bir hasar olmamasına karşın, 5-10 yıllık bir sürede omurgada kayma, eğrilik ve kamburluk gibi omurga bozuklukları ya da boyun ve bel fıtıkları ortaya çıkabilir.<br /><br /><b>Kazazede sağlık personeli gelene kadar yerinden oynatılmamalı</b><br />Omurga travmaları en sık, solunum kasları gibi pek çok hayati organın komuta merkezi olan boynun üst kısmında, sırt ile bel arası bölgede ve belin alt kısmında oluşur. Travma sonrasında hasarın olduğu bölgede hissedilen şiddetli ağrı, hassasiyet, el veya ayaklarda karıncalanma, uyuşma ve kuvvet kaybı bir omurilik hasarının habercisi olabilir. Kimi zaman bu tür hasarlar bilinçsiz nakiller sırasında meydana gelir. Bu nedenle sebep ve yer neresi olursa olsun omurga ve omurilik yaralanması şüphesi olan bir kazazedenin sağlık personeli gelene kadar yerinden oynatılmaması, çok gerekli ise sırt üstü yatar pozisyonda düz ve 3-4 kişinin yardımı ile güvenli bölgeye taşınması; motor kazalarında yaralının kask ile taşınması ve kaskın çıkarılmaması önerilir.<br /><br /><b>Kırık şüphesinde muayene kadar tetkik de önemli</b><br />Omurga kırıklarındaki en önemli nokta kırık omurga veya kemikten çok içinden geçen omurilik ve sinirlerin korunmasıdır. Bu tür kırık şüphesi olan hastalarda nörolojik muayene, direkt röntgen, tomografi ve MR gibi radyolojik incelemeler ile kesin tanı konur. Dikkat edilmesi gereken nokta, bazen hiçbir bulgu vermeden de bu tür düşme ve kazalar sonrası bu tür kırıkların olabileceği ve yardımcı radyolojik incelemelerin mutlaka yapılması gerektiğidir.<br /><br /><b>Omurganın kırık kısmı iğne ile onarılabiliyor</b><br />Son yıllarda gelişen tekniklerle tüm omurga kırıklarının ortalama üçte biri ile yarısı, iğneyle kırık kısmın onarılması şeklindeki tedavi yöntemi sayesinde tam olarak düzeltilebilmektedir. Perkutan kifoplasti ve vertebroplasti denen bu yöntemde, kırık kemik içine iğne ile girilerek ucundaki balon vasıtası ile kırık kemik eski haline getirilmekte, boşluk yapay kemik çimentosu ile doldurularak sağlamlaştırılmakta ve eski haline getirilmektedir. Hasta aynı gün içinde hastaneden taburcu edilerek hızla normal yaşantısına dönme şansını yakalamaktadır. Eğer omurga kemiğindeki kırık çok parçalı ise açık cerrahi ile metal vida ve çubuklarla desteklenmesi ve olası omurilik hasarının önlenmesi için gereklidir. Uygun hastalarda bu cerrahi işlem de yine iğne ile kırık onarımda olduğu gibi percutan yani ciltten küçük delikler açılarak da yapılabilmektedir.<br /><br /><br />Kaynak:Womenist.net

Omurga Travmalarında Vakit Geçirmeyin!

Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu omurilik hasarlarının zamanında ve doğru tedavisinin önemine dikkat çekerek, omurga kırıklarında modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.Deniz, su ve doğa sporları yaz dönemini eğlenceli kılan aktiviteler olsa da bazı risklere yol açabiliyor. Baş aşağı havuza at…

Devamı »